Ağaç Ev Sohbetleri devam ediyor. Bu haftanın konusu çok sevgili deeptone'dan. Kendisi sormuş:
"Olsaydı veya olursa, evrenin neresine gitmek isterdiniz, istersiniz?"
Yine güzel bir soru.
Uçmaktan korkarım. Ama Aladdin'deki gibi bir uçan halıya atlayıp tüm evreni köşe bucak gezme şansım olsa diye hayal etmişimdir çocukken.
İlk olarak içinde bulunduğum yerküreyi turlarım. Koskoca evreni ayağıma sermişler ama sonuçta ben bir insanım, benmerkezci hareket etmek benim doğamda var; bu yüzden ilk işim de bu emektar küreyi gezmek, bildiğim, bilmediğim yüzlerce kültür ve yeri gezmek olur.
Sonra Ay'a giderim. Bakalım Dünya'dan göründüğü kadar güzel miymiş?
Sonraki durak Mars, çünkü David Bowie'ye sözüm var. Orada buluşacağız onunla. Uçan halımın teybinde de Life on Mars çalar. Uzayda ses yayılmaz derseniz Nasreddin Hoca misali uçan halıya takılmadınız da buna mı takıldınız derim, bozuşuruz, ona göre.
Oradan Plüton'a. İade-i itibar yaparım kendisine. Sonuçta tüm evren benim ve halımın ayaklarımın altında, kuralları ben koyuyorum. Bu evrende artık Plüton bir gezegendir, aksini söyleyen düz dünyacıdır.
Sonra? Halı nereye sürüklerse. Büyük Ayı turu olur, Andromeda olur, hiç fark etmez... Aladdin ve Yasemin'in yolculuğu gibi, ancak bu sefer yolculuk evrenin tamamını kapsıyor. Yanıma da mümkünse gökbilim işlerinden anlayan birini alırım. Hatta belki yolda bizden gelişmiş toplumlardan biriyle karşılaşırım, onlar bana yardım eder, ne dersiniz?