vulnicure

Özgün Adı: The Violets of March

Yazarı: Sarah Jio

Çeviren: Nihan Giray

Sayfa Sayısı: 336

Yayınevi: Arkadya Yayıncılık

Fiyatı: 17 TL

TANITIM BÜLTENİ:

Bir kadının yüreği sırlarla dolu bir denizdir...

Gerçek aşkı yaşadığına inanan ünlü yazar Emily Wilson, kocasının başka bir kadını ona tercih ettiğini öğrenince, hayal kırıklığına uğrar. Tüm bu olanlara rağmen yine de tek bir damla gözyaşı dökmez.

Büyük yengesi Bee, Mart ayını Bainbridge Adası'nda geçirmesi için onu davet eder. Emily ruhunda açılan yaraların iyileşmesi umuduyla, bu teklifi kabul eder.

Adanın mistik havasıyla huzuru yakalamaya çalışan Emily, 1943 yılında yazılmış kırmızı kadife kaplı bir günlük bulur. Bu günlük onu geçmişin tozlu sayfalarına hapsolan gerçek bir aşk hikayesine ve altmış yıllık bir aile sırrına götürecektir...

Umudun, hüznün ve pişmanlığın bir arada işlendiği büyüleyici bir roman... İlk kitabı Mart Menekşeleri ile Library Journal En İyi Kitap Ödülü'ne layık görülen Sarah Jio, insan kalbinin, ne kadar hatalı olursa olsun sevdiklerimizi her zaman affedebileceğini eşsiz bir dille anlatıyor.

Özgün Adı: Crescendo

Yazarı: Becca Fitzpatrick

 Çeviren: Sevinç Tezcan Yanar

Sayfa Sayısı: 407

Yayınevi: Pegasus Yayınları

Fiyatı: 25 TL

Seri: Fısıltı

Çığlık

Sessizlik

Final

TANITIM BÜLTENİ:

Nora Grey'in hayatı mükemmellikten hâlâ çok uzaktır. Hayatına kastedilmiş olması hoş bir deneyim olmasa da en azından bu durumun içinden bir koruyucu melek sahibi olarak çıkmıştır. Gizemli, çekici ve muhteşem bir koruyucu melek. Ama Nora'nın hayatındaki yerine rağmen, Patch'in hareketleri kesinlikle meleksi değildir. Her zamankinden daha anlaşılmazdır (tabii bu mümkünse) ve daha da kötüsü, Nora'nın ezeli düşmanı Marcie Millar'la zaman geçiriyor gibi görünmektedir.

Patch'in tuhaf davranışları sonucu Nora kasabaya yeniden taşınan eski aile dostu Scott Parnell'la zaman geçirmeye başlar. Scott'ın çileden çıkarıcı tavırlarına ve bir şeyler sakladığına dair sahip olduğu hisse rağmen, Nora ona doğru çekilmekten kendisini alamaz.

Bu da yetmezmiş gibi öldürülen babasına ait görüntüler Nora'ya musallat olmuştur, öyle ki bir noktada babasının ölümü ile Nefilim soyu arasında bir bağ olup olmadığını sorgulamak durumunda kalır. Gerçekte ne olduğunu umutsuzca öğrenmek isteyen Nora, cevaplara ulaşabilmek için kendisini giderek tehlikeli hale gelen durumların içerisine sokar. Ama belki de bazı şeyler olduğu gibi bırakılmalıdır, zira gerçek, güven duyduğu her şeyi -ve herkesi- yok edebilir.

Adı: Merhamet

Yapım Yılı: 2013

Türü: Dram

Bölüm Sayısı: 44

Yayın Dönemi: 13.02.2013 - 12.03.2014

Bölüm Süresi: 95 dakika

Yönetmen: Çağatay Tosun

Senarist: Mahinur Ergun

Ülke: Türkiye

KONUSU:

Öykü küçük bir kasabada başlar ve İstanbul’a uzanır. Narin’in İstanbul’a geliş hikayesi epey çetrefilli olsa da, her nasılsa İstanbul’da talih yüzüne gülmüş, daha ayağını bastığı gün kafasını sokacak bir yer bulmuştur. İstanbul’da 1. ayın sonuna gelindiğindeyse Narin sonunda bir iş bulmuş ve ev kirasını ödeyebilecek duruma gelmeyi başarmıştır. Ancak ağlarını örmekte olan kader onun yolunu yalnız bir burjuva kızı olan Deniz’le kesiştirir ve bu iki kız o günden sonra birbirlerine kenetlenir. Deniz Narin’i şehir yaşamına, Narin de Deniz’i bir dostluğun sıcaklığına alıştırır. Gel zaman git zaman bu iki kız, ev arkadaşlığından, en yakın dostluğa doğru uzanan bir yolda uzun süre el ele yürürler. Yolları ayrılsa da elleri hiç ayrılmaz. Deniz’in kıskanç küçük kardeşi Irmak'sa Narin’e kaptırdığı ablasını geri almaya kararlı, İsviçre’de sürdürdüğü rahat ve lüks hayatından feragat edip İstanbul’a kesin dönüş yapar. Irmak tek başına dönmemiştir, kolunda bir de yakışıklı, başarılı, banka Genel Müdür Yardımcısı Fırat vardır. Fakat Narin o Fırat’ın kendi eski aşkı - o Fırat - olduğunu anlar ve kendisini tanımamış olmasının acısını günlerce çeker. Bir de yetmezmiş gibi çalıştığı hukuk firması Fırat’ın kredi verdiği karanlık bir adam olan Sermet Karayel’in davasını almış ve konuyla Narin’i görevlendirmiştir. Sermet de geçmişten gelen bir karakterdir. Narin durumun hiç de zannettiği gibi olmadığını zamanla anlayacak ve eski aşk küllerinden bir fırtına şeklinde yeniden doğacaktır. 

Sonunda bugün 18. İstanbul CNR Kitap Fuarı'na gittiim! 1 Mart'tan beri annemin başının etini yiyordum, lütfen beraber gidelim diye. Ve sonunda gittik :)) (Son 3 güne yetişebildik!)

Metroyla güzel bir yolculuktan sonra biraz yürüdük tabii. Hemen önünde inmiyorsunuz ama o yürüyüş de güzeldi. Neyse, fuara girdik :)

Fuara giriş ücretsiz öncelikle. Fuarda çeşit boldu, sevilen tüm yayınevleri vardı.  Ancak fiyatlar bildiğiniz internet fiyatları. Belki biraz daha pahalı bile. Ancak tabii ki fuarda pek çok kitaba ulaşma imkanınız olması güzel olan, fiyatlar o kadar da mükemmel olamıyor.

Fuarda sahaf kısmı da epey güzel ve doluydu. Yayınevleri zaten başlı başına bir doluluk.. Özellikle popüler kitapları basmış yayınevleri çook doluydu. Dikkatimi çeken Martı Yayınları'nın güzel indirim yapmasıydı. Bir de Sherlock Holmes'un tüm hikayelerinin olduğu kalııın bir kitap çıkmış, fuara özel 25 TL. Ancak kitap aslında yine Martı Yayınları'nın bastığı 5 kitaplık Sherlock Holmes kitaplarının bir bütünüymüş. 

Fuar çıkışında görevli bana okuluma dağıtmam için verdi :)) Ne kadar var bilemiyorum ama kız kardeşim ve ben okul, dershane, kurs, misafir, arkadaş herkese dağıtacağız sanırım.

Fuardan çıkarken annemle bir Starbucks keyfi yapalım dedik. Annem Cafè Latte aldı, ben White Chocolate Mocha. Gayet de güzeldi, ta ki o çocuklar tekrar gelene dek! :( 

Fuardan aldıklarımız.. Ben genelde popüler genç yetişkin kitaplarından bende olmayanları aldım. Bu fuarı da zaten bunun için değerlendirmeyi düşünüyordum. 

Stephenie Meyer - Tutulma: Bir sene sonra gelen düzenleme: bu kitabı ve tüm serisini bağışladım:((

Khaled Hosseini - Uçurtma Avcısı: Bu kitabı sonunda aldım, hep merak ettiğim bir kitaptı.

Sir Arthur Conan Doyle - Sherlock Holmes: Suç Detayda Saklıdır: Sherlock Holmes'un Martı Yayınları'ndaki serisinden..

Craig Silvey - Tanrı'nın Unutulan Çocukları: Bu kitabı görünce hemencecik aldım. Tüyap'ta almayı unuttuğum, sonradan da almadığım kitap. En kısa zamanda okumak istiyorum.

Sarah Jio - Mart Menekşeleri: Böğürtlen Kışı'nı birkaç gün önce okuyup hemen bu kitabı da okuma aşkıyla dolmuştum.

John Green - Kağıttan Kentler: John Green'in diğer kitaplarını da okuma amacıyla bu kitabı da almış oldum.

John Green - Alaska'nın Peşinde: Bu kitabı çok istiyordum. En kısa sürede okumayı düşünüyorum.

Becca Fitzpatrick - Çığlık: Hush Hush serisinin ikinci kitabını da alayım dedim.

Diğerleri de annemin. Babama bir Karatay, kendine de Oktay Usta aldı. 

Eve döndüğümüzde poşetler... Ne fuardı :) Annem için de benim için de gayet güzel ve mutlu bir gün oldu. Yorgunluğumuzu atmaya çalışıyoruz döndüğümüzden beri.. Akşam da kitaplarımıza gömülürüz.

Fuara hala gitmediyseniz pazara kadar sürüyor. Gitmenizi öneririm, umarım iyi vakit geçirirsiniz..

Ders çalışmayı sevmek zorunda değilsiniz ancak biliyorsunuz ki öğrenciyseniz çalışmanız gerek. Bir geleceğiniz olması için gerçekten sıkı çalışmalısınız. Ancak demek istediğim tüm gün odanıza tıkılıp çalışmaktan başka bir şey yapmamanız değil. Demek istediğimi şimdi göreceksiniz.

Günde iki veya üç saatinizi derslerinize ayırın. Bu süre yeterli süredir. Ancak siz iki soru çözüp yarım saat mola verirseniz bu yeterli bir süre değildir. Tıpkı normal dersteymiş gibi 40 dakika çalışıp 10 dakika veya 15 dakika molalar verebilirsiniz. Emin olun ki en etkili yöntem hep budur.

Bir hedefiniz yoksa boşuna çalışıyorsunuz demektir. Hedefler kişiden kişiye göre değişir. Siz de sizin 5 yıllık, 10 yıllık ve 20 yıllık hedeflerinizi hazırlamalısınız. Şu anı yaşamak gayet güzeldir ancak unutmayın: gelecek bir gün bugününüz, bugününüz de geçmişiniz olacaktır.

Çalışırken yanınıza bir fincan kahve, sıcak çikolata vs. içecek alın ve öyle çalışmayı deneyin. Genel olarak insanlar kahveyle çalışma isteklerinin daha da kabardığını söylerler. Ben de severim, belki size de yarar.

Çalıştığınız yerde bilgisayarınızda ilginizi çekebilecek bir şey, telefonunuz, masanızda olan gözünüzü alabilecek bir şey varsa onları hemen kaldırmalısınız. Kaldırmazsanız ilginiz onlara kayacaktır. Facebook'tan size yazan birine cevap vermek ders çalışmaktan şu an için daha caziptir. Ancak geleceğinizde (o meşhur geleceğinizde) bu gerçek bir pişmanlık olabilir.

Ders çalışırken müzik dinlemek güzeldir. Ancak müzik dikkatinizi dağıtmakta usta bir şey de olabilir. Kendinizi rahatlatacak 1-2 saatlik playlistler Youtube'da mevcut. Benim genelde çalışırken dinlediğim bu linkte. Rahatlatıcı etkisi olan ve çalışma azminizi artıran, beyninizi yormayan bir etkisi olduğundan genelde çalışırken bu tarz şeyler dinlemek en mantıklısıdır. 

Sık sık önünden geçtiğiniz bir yere (panonuz, buzdolabınız, kapınız, dolabınız vs.) sizi çalışma isteğiyle dolduracak notlar yazın. Örnek aldığınız bir kişinin bu konuda sözleri varsa onları yazın. Örneğin benim en sevdiğim ve panomda kocaman haykıran Mustafa Kemal Atatürk'ün şöyle bir sözü vardır: "Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak!" 

Çalışırken her türlü farklı yolu ve farklı soru tipini düşünmeye çalışın. Birbirinden farklı ve analiz ederek çözdüğünüz 5 soru, birbirine benzer 50 sorudan çok daha iyidir.

Asla yılmayın. Pes etmek korkakların işidir. Ne olursa olsun hatalarınızdan ve başarısızlıklarınızdan ders çıkarın ve daha iyisini yapmaya çalışın. Sorunlarınız veya başarısızlıklarınız sizi hep daha iyisine götürmeli.

Altını çizmek, notlar almak, konu tekrarı yapmak sizi başarıya götürür. Önce konuyu tekrar etmek ve eksiklerinizi tespit etmek, sonrasında eksiklerinizi gidermeye çalışmak ve sorular çözmek en etkili yollardandır.

Ödevinizi tam gününde yapmanız sizin için daha etkili olacaktır ve size zaman kazandıracaktır. 

Başarılı insanların hayat hikayelerini okumak size ilham verebilir. Vakit buldukça sık sık bu tarz şeyleri okuyun.

Gerçekten güzelce çalıştıktan sonra kendiniz her ne istiyorsanız onu yapın. Ne istiyorsanız. 3 saat verimli ders çalışıp yine de kendinize saatler ayırabilirsiniz. Bu sizin elinizde.

Çok geç olmadan kontrolü elinize alın. Başarılı ve saygın bir insan olmak sizin elinizde. Rahat ve güzel bir hayat yaşamak sizin elinizde. Siz yeter ki isteyin.

Becca Fitzpatrick - Fısıltı
Cassandra Clare - Kemikler Şehri
Heather McElhatton - Şahane Hatalar
Heather McElhatton - Talih Kuşu

Mm, bu ay da epey verimsiz.. Malumunuz ben sınavlara hazırlanıyorum... 

Yorumlarımı yukarıdan incelemeniz beni mutlu eder.))

Umarım mart ayı benim için daha verimli geçer.

Bugün de Her Telden Öneriler köşemde böyle bir konu oluşturmak istedim. Gününüzü dilediğiniz kadar mutlu yaşamanız için..

Saat 07.30'da uyanın ve uyandığınızda bugün de yaşadığınız için mutlu olun. Yeni gününüze bir şans verin ve kendinizi özel hissedin. Giyinin, saçlarınızı yapın, nasıl görünmek istiyorsanız öyle görünün. Ve aile üyelerinize "Günaydın!" deyin. Neşenizi onlara da bulaştırın. 

Aile bireylerinizle beraber istediğiniz mükemmel kahvaltıyı hazırlayın ve birlikte yiyin. Kahvaltınızı hazırlarken en değerli malzeme olan sevgiden katmayı unutmayın.

Kahvaltıdan sonra güne sağlıklı devam etmek için biraz egzersiz yapın. Gününüzü en güzele çevirmek için egzersiz çok önemli ve yararlı olacaktır.

Ailenizle birlikte hepinizin zevk alacağı bir şeyler yapın. Örneğin pikniğe gitmek, uzun bir yürüyüşe çıkmak, gezilecek turistik yerlere gitmek gibi. Ailenizle birlikte vakit geçirmeniz aile içi ilişkilerinizi daha da geliştirecektir.

Kahve için. Kahve içmek insanlara gerçekten huzur verir. Kahve içerek çalışmak bile insanların daha çok hoşuna gider.

Yeni şeyler öğrenmek için araştırmalar yapın. Gündemden uzak kalmayın. İlginç hikayeler okuyun, ilginç şeyler öğrenin ve öğrendiklerinizi kendinize saklamayın. Çevrenizle paylaşın.

Eviniz, odanız, bahçeniz dilediğiniz gibi mi? Değilse bugün ufak değişikliklerle onu istediğiniz gibi yapabilirsiniz. 

Peki kendi dinlenme/çalışma bölümünüz? Onu da baştan düzenlemeye ne dersiniz? Ailenizden ufak fikirler alarak daha da şirinleştirebilirsiniz.

Kendiniz mutlu olduğunuz kadar başkaları da mutlu olsun isterseniz, ailenize ve arkadaşlarınıza ufak hediyeler alın. Vereceğiniz ufak miktarda bir para başkaları için büyük bir sürpriz ve mutluluk olacaktır. Ve onların mutluluğu sizi de mutlu edebilir..

Kitap okuyun. Ancak her zaman okuduğunuz tarzdakilerden değil. Daha önce kapağına elini bile sürmediğiniz o kitaba ne dersiniz? Kitaplığınızda duruyor..

Yapmak istediğiniz bir yemek tarifini açın ve onu yapın. Yemek yaparken ailenizden yardım istemeniz sizi daha da mutlu yapacaktır.

Müzik dinleyin! Sizi ferahlatacak bir playlist yaratın ve onu açın. Bu sırada dinlenme köşenizde olabilirsiniz, rahatlıyor olabilirsiniz.

Yanınızdakilerle izleyebileceğiniz özel bir film seçin ve onu birlikte izleyin. Mısır patlatın. Film bitiminde filmi değerlendirin, birlikte hareket edin.

Ailenizle beraber oynayabileceğiniz eğlenceli bir oyun bulun. Oyun sizi daha da yaklaştırır, aslında siz bunu anlamasanız da.

Mutlu olun ve pozitif düşünün. Bencilce hareket etmeyin ve kendinizi sevin. Gününüzü nasıl daha mutlu geçirebilirsiniz diye düşünün, nasıl daha yararlı birisi olabilirim diye düşünün. Karamsarlığa veya nefrete kapılmayın. Kendinizi sorunlu görmeyin. 

 

Yatmadan önce hayal kurun ve hayallerinizi gerçekleştirmek için yapabileceklerinizi düşünün. İnançlarınız doğrultusunda dua edin ve yaşadığınız için mutlu olun.

Ve gününüzü renkli bir şekilde bitirin.

Yazarı: Heather McElhatton
Çeviren: Dilek Berilgen Cenkciler
Sayfa Sayısı: 632 (sayfa sayısı size bağlı)
Yayınevi: April Yayıncılık
Fiyatı: 24 TL
Seri: Şahane Hatalar
Talih Kuşu
Bira ve Kadın
Cumartesi



ARKA KAPAK:

Şahane Hatalar serisi hızlanarak devam ediyor;
Bu kez başınıza yirmi iki milyon değerinde talih kuşu konuyor.
Heyecan dozu artırılmış seçimler, eşsiz bilgiler, gizemli karakterler, sürpriz finaller.
İkinci kitapta hatalar daha eğlenceli, sonlar daha şahane.

Kader diye bir şey vardır ve sizin seçimlerinizle değişir.

Bu kitabı okumaya normal bir kitap gibi birinci sayfadan başlayın. İlk bölümün sonunda, önünüze bir yol ayrımı çıkacak. Kararınızı verin ve ilgili bölüme gidin. Her bölümün sonunda seçimlerinizle kaderinizi kontrol etmeye devam edeceksiniz. Kitabı okurken bazen hiç beklemediğiniz bir yere ulaşacak, bazen de kendinizi daha önce olduğunuz yerde bulacaksınız. Hayatın size neler hazırladığını asla bilemezsiniz. Ama şunu biliyorsunuz, iyilikler her zaman ödüllendirilmiyor ve bazen hatalı kararlar, şahane olayların başlangıcı olabiliyor.

Her yolculuğun sonunda başa dönüp tekrar başlayın, unutmayın, herkes ikinci bir şansı hak eder. Yüzlerce farklı hayat sizi bekliyor. İyi şanslar.

"Başroldesiniz, hakkını verin." Newsweek

"Raydan çıkmaya hazır mısınız?" NY Times