Mart 2023 - vulnicure

29 Mart 2023 Çarşamba

Ağaç Ev Sohbetleri 188

Çarşamba, Mart 29, 2023 7
Ağaç Ev Sohbetleri 188


 Ağaç Ev Sohbetleri devam ediyor. Bu haftanın konusu çok sevgili deeptone'dan. Kendisi sormuş:


"Avrupa’da artık babalar kariyerlerine ara verip evde kalıyor ve eşleri çalışırken çocuklarına bakıyorlar. Bu durum aynı anda iki ebeveynin tam zamanlı çalışmasından daha iyi. Katılıyor musunuz?"


Avrupa'da bir çocuğun iki babası da olabiliyor ancak neyse, biz daha anne ve babadan oluşan ikili sistemi dahi düzgün kuramadık, her şey sırayla. 


Toplumumuzun geleneksel aile yapısı bizlere çalışıp eve ekmek getiren bir babayı ve evde temizlik, yemek yapıp çocuk bakan bir anneyi işaret ediyor. Baba bütün gün çalışıp yorulduğu için dönünce dinleniyor, çocukla ilgilenmek bir boş zaman aktivitesi muamelesi görüyor. Ancak annelik tam zamanlı işliyor, belki de gün içinde her iki ebeveyn de eşit düzeyde yoruluyor olmasına rağmen annenin görevleri bitmiyor. Anne hem evi çekip çevirmeli, hem herkesin iş-okul saatlerine göre yemek hazırlamalı, hem de her an çocuğun ruhsal ve fiziksel ihtiyaçlarıyla ilgilenmeli. Bu sistemde eve para getirdiği ve ailesine zarar verecek eylemlerde bulunmadığı sürece baba, babalık görevini tamamlamış oluyor. 


Kadın hakları mücadelesinde gelinen nokta ve eğitim düzeyinin artması bu geleneksel yapıya birtakım güncellemeler getirdi. Artık anneler eğitimlerini tamamlayıp çalışabiliyor; hemşirelik gibi kadın mesleği olarak kodlanmış meslekler dışında kariyerler yapabiliyorlar. Kısacası artık şartlar eşit. Ama belki de işlerine böylesi geldiği için hâlâ temizlik, yemek ve en önemlisi çocuk bakımını yine tamamen annelere bırakanlar çok. Bu diğer sistemden daha zor, çünkü anne gün içinde kariyeriyle ilgilenirken ev işlerini aksatmamak ve en önemlisi de tam zamanlı anne olmaya devam etmek zorunda, yoksa kötü bir anne ve eş oluyor. Baba çocuğuyla minimal düzeyde iletişim kursa da çalıştığı ve ailesine zarar verecek eylemlerde bulunmadığı sürece iyi baba statüsünü korumaya devam ediyor.


Baba figürünü dışlayarak "Bir çocuğa en iyi annesi bakar." diyenlere içten içe hep kızarım. Olayın kan bağında değil insanda bittiğini anlayamazlar; ölüm gibi hayat gerçekleri devreye girince çocuğun bir yanının hep yetersiz kalacağının imasını yaparlar çünkü. Evet, bir çocuğun büyüme ve gelişme aşamaları öncelikli olmak üzere hayatında fiziksel ve ruhsal olarak ebeveyn figürlerine ihtiyacı vardır. Ama bu figürler kan bağı gerektirmez -The Quiet Girl filmi bu konuyu çok güzel işliyor, tavsiye ederim- ve ikiliden birini daha pasif kılmaz. Çocuğun ebeveynleri, hatta ebeveyni ebeveyn olmanın gerektirdiklerini ömrü yettiğince yapmalıdır. Ama ebeveyn olmak gücünü annelik, babalık gibi kavramlardan almaz, o şahsın kendisinden alır. Ebeveynlik figürlerinin yerini bir diğerini silmeden veya yok saymadan doldurabilirsiniz ama insanların yerini dolduramazsınız. Çocuğuyla iletişim kurmayan, ona değer vermeyen veya değerini göstermeyen, psikolojik ya da fiziksel şiddet uygulayan kişiler, örnekleri çoğaltabiliriz, sırf anne ya da baba oldukları için değerli değillerdir. 


Çiftler kariyer ve ev planlamalarını ortaklaşa karar aldıkları sürece istedikleri gibi ayarlayabilirler. İster her ikisi de tam zamanlı çalışsın, ister evde her an farklı biri kalacak şekilde mesai saatleri ayarlansın, ister her ikisi de evde çalışıp çocuklarıyla ilgilensin, ister cinsiyetten bağımsız bir şekilde biri çalışsın biri çalışmasın, onlarca farklı ihtimal yazabiliriz buraya, şartlar her koşulda eşit olmalı ve kararlar ortak alınmalı. Biri evde temizlik, yemek yapıp çocuğa bakıyor ve diğeri çalışıyorsa çalışan kişi eve gelince diğerine bütün gün evde yatmış muamelesi yapmamalı. Her iki tarafın da sorumluluklarına ara verip kendine vakit ayırdığı zamanlar olmalı, ebeveynler ortaklaşa kararlaştırdıkları dinlenme zamanlarına saygı duymalı. Tabii ki çocuk yetiştirmek; bir sunum hazırlığını aksatmakla veya bulaşıkları ertesi güne bırakmakla eş değil, ebeveyn olmayı bırakamazsınız. Bu sebeple ebeveynlerin her ikisi de çocuğun hayatında eşit derecede olmalı, "Aman ben bugün çok çalıştım/iş yaptım yoruldum, uğraşamam şimdi." diyerek çocuğuyla ilgilenme işini bir diğerine yüklememeli ya da elektronik aletleri kurtarıcı pozisyonuna getirmemeli. Aile kurumunun üyeleri yakalayabildikleri her fırsatta birlikte vakit geçirmeli, ilişkiler farklı olsa da ilişki düzeyleri aynı olmalı. Bunları yapmayanlar sonra çocuklarından vefa beklememeli.

Bitget’ten Türkiye’ye Özel Süper Hediyeler

Çarşamba, Mart 29, 2023
Bitget’ten Türkiye’ye Özel Süper Hediyeler

Bitget’ten Türkiye’ye Özel Süper Hediyeler

Dünyanın lider kripto borsası Bitget, Türkiye kullanıcıları için Ramazan’a özel kampanyasını duyurdu. Hem yeni, hem de eski kullanıcılara yönelik olan bu kampanya ile Bitget, kullanıcılarına 75 bin dolar değerinde ödül havuzu, 1 adet Macbook Pro ve bir adet iPhone 14 hediye edecek.

 

Ramazan Hep Birlikte Paylaştıkça Güzel

Bitget Türk kullanıcılarınu mutlu etmeye devam ediyor. Bitget’in geleneksellmiş Ramazan Hep Birlikte Paylaştıkça Güzel kampanyası bu sene de büyük hediyelerle tekrar ediyor.

Bitget’in Türkiye kullanıcıları için Ramazan’a özel kampanyasında hem yeni, hem de eski kullanıcılar büyük ödülleri kazanabiliyor. İşte ödül detayları.

 

75.000$ Değerinde Mega Ödül Havuzu

Kampanya sayfasından kampanyaya katılarak görevleri yerine getiren kullanıcılar toplam 75 bin dolar değerindeki ödül havuzundan pay kazanma şansı elde edecekler.

Macbook Pro

Şanslı Kullanıcı Ödülü şartlarını tamamlayan şanslı Bitget kullanıcısı Macbook Pro kazanacak.

iPhone 14

Şanslı Kullanıcı Ödülü şartlarını tamamlayan şanslı Bitget kullanıcısı Macbook Pro kazanacak.

23 Mart’ta başlayan kampanyaya, 6 Nisan 2023’te sona erecek.

Kampanyata katılmak için buraya tıklayın.

Bitget’in Türkiye’deki tüm listeleme ve kampanyalarından haberdar olmak için Bitget Türkiye Topluluğuna buraya tıklayarak katılabilirsiniz.

 

Bitget Hakkında

2018 yılında kurulan Bitget, temel özellikleri olarak yenilikçi ürünler ve sosyal işlem hizmetleri ile dünyanın lider ilk beş kripto para borsası arasındadır ve şu anda dünya çapında 100’den fazla ülkede 8 milyondan fazla kullanıcıya hizmet vermektedir.

Borsa, kullanıcılara tek noktadan ve güvenli işlem çözümleri sağlamayı taahhüt ediyor ve Arjantinli efsanevi futbolcu Lionel Messi, İtalyan lider futbol takımı Juventus, PGL Major’ın resmi espor kripto partneri ve lider espor organizasyonu Team Spirit dahil olmak üzere güvenilir partnerle işbirlikleri yaparak kripto kullanımını artırmayı hedefliyor.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

27 Mart 2023 Pazartesi

Ufak Tefek Değişiklikler

Pazartesi, Mart 27, 2023 13
Ufak Tefek Değişiklikler


Herkese merhabalar! 


Son yazımda kısa bir ara vereceğimi ve ufak birtakım değişiklikleri yanımda getirerek döneceğimi söylemiştim. Eh, bir blog için olabilecek en büyük değişim tabii ki tasarım üzerine olurdu. Ben de yeni bir blog tasarımıyla tekrardan buralardayım.


Dürüst olmak gerekirse eski blog temamı seviyordum, uzun süre değiştirmek gibi bir planım da olmamıştı. Ama hatırasını yaşatmak adına bu yazının başına da koyduğum o kapak resmindeki Mia Wallace görselini kimseye sormadan etmeden kendi blog sayfamda kullanmak bir türlü içime sinmiyordu. Mia bana yıllarca yoldaşlık etti ancak şimdi vedalaşma zamanı.


Yeni blog tasarımını ücretli ve ücretsiz olarak hazır blog şablonları tasarlayan bir websitesinden buldum ama şablonun kodlarını yapıştırınca iş bitmedi tabii. Kodlama işlerinden anlamadığım için tarih formatını istediğim şekle getiremedim, blog yazılarında kullanılan yazı tipi-boyutunu istediğim gibi ayarlayamadım ve blogun yazılarıyla sağ panelinin aralığını genişletmeyi beceremedim. Önümüzdeki günlerde bunları önceliğime alarak yeni değişiklikler yaparım diye düşünüyorum, bu sebeple blogun şu anki hâlini bir çeşit Beta versiyon olarak düşünebilirsiniz. :)


Buralara uğrayamadığım şu iki hafta benim için sahiden yorucuydu. Oscar filmlerini izlediğim süreçte okulun bu dönem uzaktan eğitime devam edeceği belli olunca derslerimi biraz aksatmıştım. Hayatımın hatasını yapıyormuşum meğer, haberim yokmuş. Biriken videolar başıma öyle bir bela oldu ki bir türlü düzlüğe çıkamadım. Biraz halleder gibi olunca hazır vizeler başlamadan buralara uğrayayım dedim ben de. Bu hikâyenin nasıl sonlandığını mutlaka yazacağım buralara.

13 Mart 2023 Pazartesi

Oscar'ın Ardından

Pazartesi, Mart 13, 2023 13
Oscar'ın Ardından

Uykusuz bir gece ve hatta gündüzün ardından, sonunda bitti, olaysız dağıldığımız keyifli bir törenle birlikte Oscar sezonunu kapattık.


Jimmy Kimmel'in sunduğu tören, kendininin saçtığı kötü enerji ve 5 ay önce Twitter'da çok daha orijinal versiyonlarını okuduğumuz esprileriyle doluydu. Kimmel'ın bayat şakaları yüzünden kazananların ödül konuşmalarının şak diye kesilmesi mi dersiniz, Malala'ya Cocaine Bear şakası yapması mı dersiniz, her türlü gereksiz hareket vardı. Ama haklarını yememek gerek, geçen seneden ders almışlar. Şaka dozajında sahiden düşüklük vardı, olan şakalar da beklenen tarzdaydı. Ödülü takdim eden ünlülerimiz gayet formlarındalardı, onlara diyecek lafım yok. Birçoğunu görmek beni mutlu etti. Törenin kazasız belasız geçmesinin en büyük sebebi de bu sempatik, modu yüksek ünlülerimizdi sahiden.

Performanslar ise ünlülerin genel modunun aksine sönük ve sıkıcıydı. Lady Gaga'nın "kişisel şarkı" moduna girip kot ve tişörtle sergilediği Hold My Hand performansı, bana Joanne dönemi travması yaşattı adeta. Çok sevdiğim David Byrne'ün performansından bile keyif alamadım.

Bu arada söylemeden edemeyeceğim, En İyi Film kategorisinde adaylığı bulunan Triangle of Sadness filminin hayatını kaybeden yıldızı Charlbi Dean’in törenin “anısına” kısmında adının geçmemesi beni çok üzdü.



Artık tahminlerime geçeyim. Öncelikle tahmin yazımı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.

Bu sene 19 kategoride tahminlerde bulunmuşum. 11 tanesi tam tutmuş, 2 tanesinde yarı yarıya kalıp emin olamamışım. En fazla fireyi korktuğum yerden yani teknik kategorilerden vermişim.

Bu sene bir değişiklik yapıp tutturamadıklarımla başlayayım. Tören öncesinin gidişatını da göz önünde bulundurarak Özgün Müzik'i Babylon ile Justin Hurwitz'in garantilediğini düşünüyordum, ödülü All Quiet on the Western Front ile Volker Bertelmann aldı. All Quiet on the Western Front'un müzikleri filmin en güçlü yanlarındandı, kabul, ama Babylon'un müzikleri çok başkaydı yahu. Prodüksiyon Tasarımı için de favorim ve beklentim Babylon'du ama Netflix'imizin savaş filmi sağ olsun Babylon'a nefes aldırmadı, burada da ödül All Quiet on the Western Front'un oldu. Babylon güçlü olduğu tek tük kategorileri bile alamadı, yazık oldu. Sonuç olarak ne eleştirmenlerden, ne seyirciden, ne de Oscar'dan geri dönüş alamadı film. 

Kostüm ve Makyaj-Saç kategorilerinin her ikisinden de emin değildim, tahmin yazımda çok zorlandım demiştim. İkisini de tutturamadım. Kostüm'ü Black Panther: Wakanda Forever, Makyaj-Saç'ı ise The Whale aldı. Elvis'in çok iddialı olduğu bu kategorilerde eli boş dönmesi beni şaşırttı.

Özgün Senaryo'yu The Banshees of Inisherin'e vermezseniz ayıp edersiniz demiştim, ettiler ya! Yardımcı Kadın Oyuncu kategorisini ise Angela Bassett ve Kerry Condon'ın mücadelesi olarak görürken ödül Jamie Lee Curtis'in oldu. Bu iki ödülle beraber Everything Everywhere All at Once'ın geceye benim beklediğimin çok daha üstünde biçimde damga vuracağını anlamış oldum ben de. Jamie Lee Curtis'i çok sevsem de bu seneki performansını ödül almayı geçtim adaylık için bile yeterli bulmamıştım, diğer adayları daha çok istiyordum.


Doğru tahmin ettiklerimle devam edelim. Özgün Şarkı'yı Naatu Naatu ile RRR'ın alacağı bariz belliydi, öyle de oldu. Özgün Şarkı bu sene inanılmaz zayıf ve unutulmaya müsait işlerle doluydu, RRR'ın alması iyi oldu.

Görsel Efekt'i Avatar: The Way of Water, Ses'i ise Top Gun: Maverick aldı, sonuna kadar hak ettiler. 2022'nin en yüksek hasılat yapan ikilisi tek ödülle evlerine döndü ve her iki filmin de başını çeken ismi törene gelmedi. Avatar Yönetmenlik'te aday olmadığı için James Cameron'ın, kendisine adaylık verilmediği için de Tom Cruise'un bir tık bozuk olduğu düşünülüyor tabii.

Sinematografi'nin bariz biçimde öne çıkan ismi All Quiet on the Western Front burayı da kazandı. Eh, törende 9 adaylığı bulunan All Quiet on the Western Front'un Uluslararası Film'i başkalarına kaptırma ihtimali yoktu tabii, nitekim öyle de oldu. Animasyon da yine beklediğim gibi Guillermo del Toro's Pinocchio'ya gitti. Uyarlama Senaryo'nun Women Talking'e gideceğinden emindim, o da ödülü aldı.

Gelelim Everything Everywhere All at Once'ın törende adeta rezerve ettiği kategorilere. Film Kurgusu, Yardımcı Erkek Oyuncu, Yönetmen ve En İyi Film kategorilerinin hepsi beklediğim şekilde Everything Everywhere All at Once'ın oldu. Ke Huy Quan'ın ödül konuşması ve Harrison Ford başta olmak üzere diğer ünlülerle etkileşimleri her zamanki gibi çok güzeldi. 


Şimdi, son olarak yarı yarıya tutturabildiğim kategorilere gelelim. Erkek Oyuncu'da uzun bir süre Austin Butler'ın kazanan kişi olacağını düşündüm, Oscar bu tarz biyografi filmlerini ve kendini rolüne adayan metot oyuncularını genelde eve eli boş göndermiyordu sonuçta. Ama sonradan bir The Whale rüzgarı esti ki bu filmde Akademi'nin bir diğer zaafı olan rol için kilo alımı, protez makyaj kullanımı, artı bir de sektörün Brendan Fraser'a vefa borcu vardı. İyice kafamı karıştırdı bu durum, her ikisi de alabilir dedim. Ama tören gecesinde Makyaj-Saç The Whale'e gidince oyunculuk kategorisinin de Whale'e gideceğine neredeyse emin oldum. Brendan Fraser'a hayırlı olsun, ben zaten Austin Butler'ın kazanmasını hiç istemiyordum.

Ve sırada gecenin en olaylı kategorisi Kadın Oyuncu var. Bu kategori zaten bariz bir şekilde Cate Blanchett ve Michelle Yeoh'un yarışıydı ancak ortada ciddi bir dilemma vardı: Oyuncuların her ikisi de çok zıt tarzda filmlerde çok zıt roller oynuyorlar ve müthiş bir iş ortaya koyuyorlardı. Buna ek olarak Cate 2 kez Oscar kazanmıştı ama ortada kariyerinin en iyi performansı vardı ama Michelle Yeoh'un kazanması hem Asyalılar hem de beyaz olmayan kadınlar için apayrı anlamlı olacaktı, tarihe geçecekti. İki tarafın neferleri sezon boyunca birbirini yedi durdu. Sonuç olarak ödülü Michelle Yeoh kucakladı ve tarih yazdı. Keşke Cate Blanchett bu kadar güçlü bir rakibin olmadığı başka bir seneye denk gelseydi de bu performansı taçlandırılsaydı demeden edemedim ama Michelle için o kadar mutluyum ki hiç sorun değil benim için. Konuşması da çok güzeldi, duygulandırdı beni. 


Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse, ben her ödülün aynı 1-2 isme verildiği törenleri sevmiyorum sanırım. Bu sebeple Everything Everywhere All at Once ve All Quiet on the Western Front'un geceyi kilitlemiş olması gerçeğini çok sevemedim. Ama... Everything Everywhere All at Once'ın hakkını yedirmem. Ne derseniz deyin, bu film insanları ve film sektörünü olumlu anlamda etkiledi. Danieller bu seneye damga vurdu, popüler bir aksiyon filminin orijinal olabileceğini ve bunun hem seyirciler hem de eleştirmenler nezdinde karşılık bulabileceğini gösterdiler. Kimse filmi sevmek, beğenmek zorunda değil. Öyle olsaydı zaten bu hayatta fikirlerin, düşüncelerin bir anlamı kalmazdı. Ama bir filmi beğenmeyince insanların lobiymiş, SJW'ymiş, Asyalılara yaranmakmış şeklinde komplo teorisyenliğine soyunmasını hiç anlayamıyorum, çok da kızıyorum. 

Bunun dışında The Banshees of Inisherin'in o kadar adaylıktan birini bile kazanamamasına çok üzüldüm. Senenin belki de en iyi işinin sezon sonunda hak ettiği şekilde taçlanması gerekiyordu diye düşünüyorum. Tár ve Elvis'in eli boş dönmesine de çok şaşırdım. Elvis benim sezon favorilerimden değildi ama biyografiler Oscar'ın hep favorileri olmuştur, bir de ortada böylesine büyük prodüksiyonlu bir iş olunca Elvis'in ortalığı dağıtanların arasında olacağını düşünmüştüm ama hiç de öyle olmadı. Austin Butler 2-3 senesini Elvis rolüne verdikten sonra şu an ne hissediyordur inanın çok merak ediyorum.


Evet, böylece bir ödül sezonunu daha kapatmış bulunuyoruz. Gelecek yıllarda da hep birlikte oluruz umarım. Ben Oscar'ıydı yorumuydu derken şu birkaç haftada sahiden çok yoruldum, önümüzdeki 1-2 gün içerisinde son BCP yazısını paylaştıktan sonra izninizle kısa bir izne çıkıyorum. Hem dinleneceğim, hem derslerimde eksiklerimi tamamlayacağım, hem de sizlerin bu süreçte paylaştığı ve benim okuyamadığım yazılarınızı okuyacağım. Döndüğümde buralarda yeni bir şeyler olacak. 

Umarım en kısa zamanda görüşürüz!

11 Mart 2023 Cumartesi

2023 Oscar Tahminleri

Cumartesi, Mart 11, 2023 11
2023 Oscar Tahminleri

 Selamlar!

95. Akademi Ödülleri Türkiye'ye göre 13 Mart gecesi yayınlanacak. Ben de törene 1-2 gün kala filmleri ve yorumlarını geride bıraktım, sırada tahminlerim var. Film yorumlarımı okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.

 Öncelikle TRT bu sene töreni yayınlamayacakmış. Hoş, yayınlasalar da ben oradan izlemezdim zaten. Bir de töreni Hollywood'un en sevmediğim isimlerinden Jimmy Kimmell sunuyormuş. Kendisi olaylı La La Land-Moonlight töreninin de sunucusuydu ve bu büyük rezilliği olabilecek en kötü şekilde yönetmişti. Bu sene teklifi kabul etmesinin tek sebebi aklına gelen 1001 Will Smith ve tokat şakasıdır diye düşünüyorum. Umarım törenin başında şu tokat muhabbetini yapıp rahatlarlar da bir daha duymayız, artık o kadar sıkıldım ki.

Tahminlerime geçeyim.


EN İYİ FİLM: Bu kategoriyi Everything Everywhere All at Once ve The Banshees of Inisherin'in mücadelesi olarak görüyorum ancak heykeli eve EEAAO götürür diye düşünüyorum. Özellikle EEAAO sahiden çok güçlü bir aday olduğu için geçen seneki CODA sürprizi gibi bir vaka yaşayacağımızı zannetmiyorum, öyle bir şey olursa da Top Gun: Maverick o atağı yapan olur sanki.

EN İYİ YÖNETMEN: Everything Everywhere All at Once'ın yönetmenleri Daniel Scheinert ve Daniel Kwan'a şimdiden hayırlı olsun diyebiliriz sanırım. Benim gönlümden The Banshees of Inisherin'in yönetmeni Martin McDonagh da geçiyor aslında ama Danieller'in ödülü kucaklaması beni mutlu eder.

EN İYİ KADIN OYUNCU: Geldik yılın en çekişmeli, en olaylı kategorisine. Buranın yol açtığı dramaya ödül sonrası yazımda değineceğim ama şimdilik bu kıyasıya yarışın Cate Blanchett ve Michelle Yeoh arasında olduğunu söylemek yeterli olur. Her ikisinin de ödülü almasını canıgönülden istiyorum ama gönlüm yılın en vurucu performanslarından birini sergileyen Cate'in yanında gibi. Bu ikiliden kim alırsa alsın kadın kazandı diyeceğim.

EN İYİ ERKEK OYUNCU: İyi ve hepsi birbirinden farklı tarzda performanslarla dolu zor bir kategori. Ben burada Joker hakkımı kullanarak Austin Butler demek istiyorum ancak Brendan Fraser'ın da çok güçlü bir aday olduğunu söylemek lazım. Açıkçası bu kategoride özellikle gönlümden geçen kimse yok, kim alırsa tamamım. Benim için Butler dışında herkes çok iyiydi ama Butler'ın da rolüne tam gittiğini ve tam bir Oscar performansı sergilediğini kabul ediyorum.

EN İYİ YARDIMCI KADIN OYUNCU: Kerry Condon ve Angela Bassett'in arasında sıkı bir mücadelenin olduğu bir kategori. Ben Angela Bassett’in ödülü alacağını düşünüyorum ama gönlümden Stephanie Hsu geçiyor. 

EN İYİ YARDIMCI ERKEK OYUNCU: Bu kategoride hem kazanmasını beklediğim hem de istediğim aday Ke Huy Quan. Kendisi bize unutulmaz bir performans izletti, ödül konuşması için şimdiden sabırsızlanıyorum. O olmazsa Barry Keoghan'ın ödülü kucakladığını görmek isterim ama Barry'nin önü çok açık, daha nice yıllar onu bu listelerde görürüz gibi geliyor.

EN İYİ ÖZGÜN SENARYO: Bu ödülü The Banshees of Inisherin'e vermezseniz ayıp edersiniz, Eyyy Akademi Üyeleri! Triangle of Sadness da benim istemediğim beklenmedik bir hamleyi yapabilir ancak çok zannetmiyorum, Inisherin burayı sırtlar.

EN İYİ UYARLAMA SENARYO: Bana sorarsanız Living'e hemen takdim edilmeli bu ödül ama şansı pek yüksek gözükmüyor maalesef. Women Talking alır gibi.

EN İYİ SİNEMATOGRAFİ: All Quiet on the Western Front bu kategorinin yıldızı ama Elvis'i de yedek tahmin olarak bırakıyorum.

EN İYİ ANİMASYON FİLMİ: Guillermo del Toro's Pinocchio'nun alacağı kesin gibi. Benim gönlümden Puss in Boots: The Last Wish geçiyor, o da bize sürpriz yapabilir.

EN İYİ ULUSLARARASI FİLM: Bu kategoride adayların hepsi çok iyi filmler olsa da ödül konusunda All Quiet on the Western Front haricinde pek güçlü işler yok, bu sebeple törende 9 adaylığı bulunan All Quiet on the Western Front'a hayırlı olsun diyebiliriz. Benim gönlümün kazananı ise The Quiet Girl.

EN İYİ FİLM KURGUSU: Everything Everywhere All at Once'ın alacağını ama Top Gun: Maverick'in de şansının olduğunu düşünüyorum. Gönlümden tabii ki EEAAO geçiyor.

EN İYİ PRODÜKSİYON TASARIMI: Sezonda pek çok kategoride görmezden gelinen Babylon bu ödülün kazananı olur diye tahmin ediyorum. Elvis de beklenmedik bir atak yapabilir.

EN İYİ KOSTÜM TASARIMI - EN İYİ MAKYAJ VE SAÇ TASARIMI: Bu kategoriler beni bu sefer çok zorladı; hiç emin olmayarak Kostüm için Elvis, Makyaj-Saç için ise All Quiet on the Western Front diyorum. 

EN İYİ GÖRSEL EFEKT - EN İYİ SES: Görsel Efekt için Avatar: The Way of Water'dan emin gibiyim. Ses'i ise Top Gun: Maverick'in alacağını düşünüyorum.

EN İYİ ÖZGÜN MÜZİK - EN İYİ ÖZGÜN ŞARKI: Özgün Müzik'te Babylon ile Justin Hurwitz ödülü sırtlar gibi. Özgün Şarkı'yı ise RRR'da çalan Naatu Naatu'nun alacağına eminim.


Benden şimdilik bu kadar! Tören sonrasında tekrar görüşmek dileğiyle! :)

10 Mart 2023 Cuma

Oscar 2023 Filmleri Maratonu #6

Cuma, Mart 10, 2023 6
Oscar 2023 Filmleri Maratonu #6

 Merhabalar, nasılsınız?

Yetişecek mi acaba diye diye sonunda bir Oscar Maratonu'nu daha tamamladım. Bu sene geçen seneden daha fazla filmi çok daha kısa bir sürede izledim. Şu zamana dek hakkında görüşlerimi yazdığım filmlerin yazıları için buraya tıklayabilirsiniz. Bu yazıyla beraber film yorumlarım bitecek ancak son bir tahmin yazım kaldı, onu da yayına koyduktan sonra artık tamamen tören havasına girebilirim :)

Bu serüvende izlemeyi planladığım 33 filmden sadece 1 tanesini izleyemedim, o da internette çok konuşulan Tollywood filmi RRR. Belki karşınıza çıkmıştır, aslında film Netflix’te var. Ben adaylıklar açıklandığında filmin adını Özgün Şarkı kategorisinde görünce normalde o kategorideki filmleri özellikle izlemiyor olmama rağmen RRR'ı izlenecekler listeme aldım. Süresi uzun olduğu ve Netflix'te bulunduğu için de izleme sıramda sona bıraktım. Dün gece artık sıra bu filme gelince izlemeye başladım ancak ses-görüntü senkronizasyonunda bir sıkıntı olduğunu fark ettim. Başta benim cihazımdan ya da internet bağlantımdan kaynaklıdır diye düşündüm ancak yok, ben Hintçe dil seçeneğini seçmeme rağmen çok bariz bir dublaj vardı filmde. Ben de live action filmleri kesinlikle dublajlı izleyemiyorum, zaten bu şekilde dublajlarda yönetmenin vizyonundan ve oyuncuların performansından farklı bir iş ortaya çıktığını düşündüğüm için o uyumsuzluk rahatsızlık vermese bile kendim tercih etmiyorum. Hemen internete bakındım; meğer Netflix bu filmin Hintçe ve İngilizce başta olmak üzere Türkçenin de dahil olduğu birkaç dildeki yayın hakkını almış ancak filmin orijinal dili -altını çiziyorum, orijinal dili- olan Teluguca haklarını satın almamış! Onlar satın almayınca da ZEE5 adlı Hindistan çıkışlı bir streaming platformu filmin Teluguca başta olmak üzere Hindistan'da yaygın birkaç dildeki haklarını satın almış. Netflix filmin özellikle ABD'de çok sevilen global bir hit olacağını ön görememiş tabii. Neyse, biraz sinirlendim ama ZEE5'ta yer alan versiyonunu internetten bulur, İngilizce altyazıyla izlerim dedim kendi kendime. Bilin bakalım bu sefer ne oldu? Filmin orijinal versiyonu Teluguca olsa da konu edindiği dönem sebebiyle tamamen İngilizce konuşulan bazı sahneler yer alıyormuş, ZEE5 da bu sahnelerin üstüne Teluguca dublaj geçmiş. Uzun lafın kısası, filmin yayınlanmasının üzerinden 1 sene geçmesine ve film hit olmasına rağmen orijinal versiyonuyla internette bulmak mümkün değil. Tek yolu sinemalarda arada olan özel gösterimlerine gitmek ki bu da Türkiye sınırları içerisinde en azından şu an için mümkün değil. Zaten burada hiçbir gösterimi de yapılmadı. Bu vesileyle alın filminizi başınıza çalın, zaten siz de bana mı kalmıştınız nidalarıyla bir tık -peki peki, birkaç tık- sinirlenerek Oscar Maratonu serüvenimi sonlandırdım. Filmin yönetmeni de bu konuda benim kızgınlığıma katılıyormuş, okumak isteyenler olursa buraya tıklayabilir.

Her neyse, güzel şeylere odaklanalım :) Biraz olsun kafa dağıtmak için giriştiğim bu süreçte gerek yorumlarıyla gerekse yazı şeklinde katılımlarıyla bana eşlik eden herkese kocaman teşekkürlerimi ve sevgilerimi gönderiyorum. Dilerim önümüzdeki senelerde çok daha huzurlu, mutlu, sağlıklı günlerde bu etkinliği birlikte devam ettirme şansımız olur.

9 Mart 2023 Perşembe

Oscar 2023 Filmleri Maratonu #5

Perşembe, Mart 09, 2023 6
Oscar 2023 Filmleri Maratonu #5

 Merhabalar!

2023 Oscar Ödülleri'ne aday filmleri izlemeye ve kısaca fikirlerimi yazmaya devam ediyorum. Önceki yorumlarımı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.

Törene sayılı günler kala izlemeyi planladığım son 2 filmle maratonda koşturmaya devam ediyorum. İnsan film izlemekten de yorulabiliyormuş ama az kaldı, çok az kaldı. Bir aksilik olmazsa bunun dışında son bir maraton yazısı yazarak film yorumlarımı tamamlayacağım.

7 Mart 2023 Salı

Oscar 2023 Filmleri Maratonu #4

Salı, Mart 07, 2023 9
Oscar 2023 Filmleri Maratonu #4

 Merhabalar,

2023 Oscar Ödülleri'ne aday filmleri izlemeye ve kısaca fikirlerimi yazmaya devam ediyorum. Önceki yorumlarımı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.

Tören için artık son düzlükteyiz, benimse izlemeyi planladığım 7 film daha var. Kalanlar konusunda daha keyfi davranabilirim diye düşünüyorum ama kısa sürede buraya kadar gelmişken hepsini izlemeye çalışacağım sanki. Bana şans dileyin :)

3 Mart 2023 Cuma

İki Noel Klasiği: Charlie Brown ve Grinch | BCP

Cuma, Mart 03, 2023 11
İki Noel Klasiği: Charlie Brown ve Grinch | BCP

Epey geç kalmış olsam da Blogları Canlandırma Projesi'nin 2022 yılından kalan eksiklerimi tamamlamaya devam ediyorum. Sırada yılın son ayı var, böylece projeyi ben de tamamlamış olacağım. 

Projede 2022 yılının aralık teması "İskandinav ya da Noel, yılbaşı dizi ve filmleri" idi. Tema projenin duyurusunu ilk gördüğümde beni en çok heyecanlandıranlardan biriydi. Aralık ayında buralardan uzak durmama sebep olan bazı durumlar olduğu için bir film seçkisi hazırlamama rağmen yazısını hazırlayamamıştım. O seçkiyi hâlâ notlarımda tutuyorum, kısmet olursa belki bu sene aralık ayında kullanırım :)

Bu seçkide izleme fırsatı bulduğum biri 1965 biri de 1966 yapımı olan 25 dakikalık iki Noel özel televizyon filmi vardı: A Charlie Brown Christmas ve How the Grinch Stole Christmas. Her iki film de yurt dışında Noel'in kutlandığı ülkelerde klasikleşen, her Noel televizyonlarda çocukların izlediği filmlermiş ancak sanıyorum ki eskilikleri sebebiyle Türkiye'de pek de rağbet gören yapımlar değiller. 

A Charlie Brown Christmas, Noel'in gelişiyle çevresindeki herkesin tüketim çılgınlığında kendini kaybettiği bir ortamda Charlie Brown'ın Noel'den bir türlü keyif alamayışını konu ediniyor. Charlie Brown Noel'in keyif vermesi gereken özelliklerinin onu bir türlü mutlu edememesiyle Noel'in gerçek anlamının peşine düşüyor ve çevresinin tüketim kültürüne teslim oluşunu sorguluyor. 

Ben bu kısa filmi keyifli vakit geçireceğim tatlı bir iş olacağını düşünerek açmıştım, üstüne düşünülecek derin bir mesajı olmasının bende bıraktığı şaşkınlık hissi hâlâ üzerimde. Elbette bu derin mesajda kapitalizm ve bu düzene teslim olmuş toplum eleştirileri olduğu kadar bir inanç meselesi de söz konusu, ancak Charlie Brown Christmas'ta birbirinden farklı karakterlerin tam anlamıyla bir araya gelişi Noel'in anlamını dini hassasiyetlerin de ötesine taşıyor diye düşünüyorum. Bu kısa filmin herkesin sevgisini böylesine kazanmasının sebebi de bundan olsa gerek. Bu arada kısa filmin çok başarılı ve en az kendisi kadar klasikleşmiş Vince Guaraldi besteli bir de soundtrack albümü var, caz sevenler eğer hâlâ dinlemedilerse mutlaka göz atmalılar. :)


How the Grinch Stole Christmas ise adı üstünde, Grinch'in Noel'i mahvetmeye çalışmasını konu ediniyor. Noel'den nefret eden Grinch amacına ulaşmak için arife gününde Noel Baba kılığına girerek Whoville kasabasındakilerin hediyelerini ve Noel sembollü dekorasyonlarını çalıyor.

Ben Grinch karakterini 2-3 sene önce yeni yılla alakalı bir temayı hazırlamamız gerektiğinde arkadaşımdan öğrenmiştim. Dolayısıyla yakın dönemdeki uyarlamalarını izlemedim, bilmiyorum. Yine de karaktere dair izlediğim ilk yapımın bu olmasına sevindim çünkü izlemesi inanılmaz keyifliydi, özellikle şarkılar harikaydı. Tıpkı Charlie Brown'da olduğu gibi burada da Noel'in gerçek anlamını gösteren bir anlatı var ancak oradaki gibi bir sorgulama süreci söz konusu değil, burada Grinch'le birlikte Noel'i Noel yapan şeyin birlik beraberlik olduğunu görüyoruz. 


Belki mart ayında bunu deneyimlemek zor ancak çam ağacınızı ortalara çıkarıp yeni yıl havasına girdiğiniz günler geldiğinde bu iki filmin çok iyi gideceğini söyleyebilirim. :)

1 Mart 2023 Çarşamba

Oscar 2023 Filmleri Maratonu #3

Çarşamba, Mart 01, 2023 17
Oscar 2023 Filmleri Maratonu #3

 Merhabalar,

2023 Oscar Ödülleri'ne aday filmleri izlemeye ve kısaca fikirlerimi yazmaya devam ediyorum. Önceki yorumlarımı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.

Bugün resmen Oscar ayına girdik. Törene 11 gün kaldı, benimse izleyecek 14 filmim daha var. Genel olarak önemli adaylıkları ve süresi uzun olanların hepsini izledim ama yine de kalanları yetiştirebilecek miyim sahiden çok merak ediyorum. Yetiştirebilirsem önümüzdeki günlerde burada bol bol Oscar yazısı göreceksiniz, umarım sıkılmazsınız :)