Şubat 2022 - vulnicure

27 Şubat 2022 Pazar

Savaşa Hayır

Pazar, Şubat 27, 2022 14
Savaşa Hayır

Hayatın bitmek bilmeyen olumsuzluklarını buraya taşımayı çok sevmiyorum aslında ama kalbim kırık. Birkaç gündür duyduklarımız canımı yakıyor. Bir yakınım ailesinin yine sığınaklara koştuğunun ve güvenliklerinden endişe duyduğunun mesajını gönderirken bir yandan bizzat tanıdığım başka insanların bu acımasız işgali haklı çıkarmaya çalıştığı korkunç yorumları okuyorum. Kraldan çok kralcı herkese bu acıyı Ukrayna halkına reva gördükleri için hem kızgınım, hem kırgınım. Sosyal medya anlık haber için çok işe yarıyor, evet, ama bir yandan tanıdıklarımızın bilmediğimiz veya görmemek için direndiğimiz yönlerini bize gösteriyor. Yine de söz konusu her gün yüz göz olduğunuz insanlar olunca cehalet daha mı iyiydi, emin olamıyorsunuz.

Bizler şanslıyız ki bizim için hayat devam ediyor, günlük telaşımıza dönebiliyoruz ama bir yerlerde birileri savaşın soğuk gerçekliğinin bizzat içinde. Her zaman olduğu gibi olan da masum insanlara oldu, olmaya devam edecek. Bizim elimizden gelense bitmesini temenni etmek ve bu yaşananları unutturmamak.

20 Şubat 2022 Pazar

Pazar Sabahı Albümleri

Pazar, Şubat 20, 2022 12
Pazar Sabahı Albümleri



 Dinlediğim albümleri veya şarkıları belli zaman dilimleriyle, mevsimlerle ve hatta bazen anılarla eşleştirmeyi çok seviyorum. Bu eşleşme spontane gelişiyor; bazen tek dinleyişte, bazen de 20. kez dinlerken birdenbire bu hissiyata kapılıyorum. Bir kere kapıldıktan sonra o parçaları kolay kolay bırakamıyorum. 

Pazar sabahlarının da bu eşleştirmeden kaçar yanı yok elbette. İstanbul kalabalığını da bahane ederek genelde evde olmayı tercih ettiğim bir gün olduğu için kulaklıkları, bazen de hoparlörü bağlıyorum hemen telefonuma. Erken kalktığım, soğuk, hafif yağmurlu bir sonbahar-kış pazar sabahı, yapacak işlerim de yoksa benim için çok keyifli oluyor. Evin, sokağın birkaç saatlik sessizliğini bu pazar sabahı müzikleri ile biraz da olsa dindirmek veya kulaklıklarımı takıp yürümek bu dingin güne dair en sevdiğim aktiviteler. Bu yüzden bu zaman dilimine özgü hissettiğim birkaç albümü derlemek istedim.


19 Şubat 2022 Cumartesi

Oscar 2022 Filmleri Maratonu #2

Cumartesi, Şubat 19, 2022 10
Oscar 2022 Filmleri Maratonu #2

 

Merhabalar,

Bu yazımda duyurduğum Oscar'a aday filmler maratonuna devam ediyorum. House of Gucci bu girişimim için ideal başlangıç olmamıştı ancak bu hafta izlediğim filmler beni sezona dair rahatlattı. Hatta Matrix dışında bu yıl ilk defa sinemaya gitmeme vesile oldu bu haftaki filmlerden biri.

En son "Aday olan tüm filmleri izlemeliyim!!" diye hırslandığımda sırf izlemek için izlediğimden olsa gerek, çoğu filmden kopmuştum. Şimdi o dönemin filmlerine bakınca bazılarını izlediğimi hatırlayamıyorum bile. Tekrar bunu yaşamayı hiç istemediğim için bu süreci bir zorunluluktan çok hobi seviyesinde tutmaya çalışıyorum ve şimdilik çok da iyi gidiyor. Önümde 13 film, 1 aydan birazcık uzun bir de zaman dilimi var. Bakalım nasıl geçecek :)

17 Şubat 2022 Perşembe

House of Gucci (2021) | Film Yorumu

Perşembe, Şubat 17, 2022 13
House of Gucci (2021) | Film Yorumu


Yönetmen: Ridley Scott
Senaryo: Becky Johnston, Roberto Bentivegna
Oyuncular: Lady Gaga, Adam Driver, Jared Leto, Jeremy Irons, Al Pacino, Salma Hayek, Jack Huston, Camille Cottin, Reeve Carney, Mădălina Diana Ghena, Youssef Kerkour
Süresi: 158 dakika
Ülke: Amerika Birleşik Devletleri


Bu yazımda 2022 Oscar Ödüllerine aday filmleri izlemeye başladığımı söylemiştim. İronik bir şekilde ilk durağım tek adaylığı En İyi Makyaj ve Saç Tasarımı olan House of Gucci oldu. Filmin hikayesi bilindiği ve ilgi çektiği için, yönetmeni de Ridley Scott gibi büyük bir isim olduğu için film daha vizyona girmeden tören için umut vaat ediyordu. Ancak adaylıklar konusunda çıkan sonuç malum, film de genel izleyici kitlesinin beğenisini pek kazanamadı. Hal böyle olunca vizyon döneminde filmin uzun süresini de göz önünde bulundurarak izlemeyi bir süre askıya almıştım. Ancak açıklanan adaylıklar sonrası internet Lady Gaga'nın hakkının yendiğini konuşmaya başlayınca daha fazla ertelemek istemedim ve geçtiğimiz günlerde filmi izledim. 

House of Gucci, meşhur markanın bir dönem başında olan Maurizio Gucci ve eşi Patrizia Reggiani'nin tanışma hikayesiyle başlıyor. Kısa sürede aşık olan çiftin moda devi markanın başına geçmeden önceki sade yaşantıları ve sonrasında Gucci ailesiyle girdikleri güç savaşlarının çifti getirdiği nokta konu alınıyor. Film gerçek bir hikayeden uyarlandığı için spoiler sayılır mı bilemiyorum, yazının devamını bunu göz önünde bulundurarak okuyabilirsiniz.

16 Şubat 2022 Çarşamba

Oscar 2022 Filmleri Maratonu #1

Çarşamba, Şubat 16, 2022 6
Oscar 2022 Filmleri Maratonu #1

Oscar sezonu açıldı. Aday filmleri her yıl tamamen izlemesem de takip etmeyi seviyorum bu dönemi. Beklenmeyen ödüllendirmeler, hakkı yenenler, yaşanan aksaklıklar... Hiçbir filmi izlemediğimde bile bir şekilde içine çekiyor bu tören beni. 

 Sektörde 2020'nin yaşattığı duraklama sonrası 2021 dolu dolu geçen bir yıl oldu, sinemalar ve elbette streaming servisleri canlandı. Ben de pek çok kişi gibi 27 Mart'a kadar bu keyifli sezonun aday filmlerinden izleyebildiğimi izleme kararı aldım. Geçenlerde sevgili Şule Uzundere'nin blogunda, Oytun'la Hayat blogunun düzenlendiği "2022 Oscar Filmlerini İzlemeye Var Mısınız?" etkinliğini görünce zaten ben de izleyeceğim için hemen katılmak istedim. 

Ben asıl olarak ana kategorileri izlemeyi planlıyorum ancak zaten o kategorilerde aday olan filmler teknik kategorilerin de çoğunluğunu kapsıyor. Şu zamana kadar izlediğim filmlerin altını çizdim, geri kalanlarını yavaş yavaş izleyip blogumda paylaşmaya çalışacağım. Hepsini tek tek yorumlayabileceğimi zannetmiyorum ancak görüşlerimi toplu yazılarda kısaca belirmeyi planlıyorum.

14 Şubat 2022 Pazartesi

Blogger Mimi

Pazartesi, Şubat 14, 2022 13
Blogger Mimi


 Blog dünyasına tekrar ısınmaya çalışırken gelen yorumlar sayesinde buradaki eski dostlarıma kendimi hatırlatmadığımı, yenilerine de tanıtmadığımı fark ettim. Aklıma ilk gelen şey bir mim/challenge etkinliği bulmak oldu çünkü benim için diğer blog yazarlarını tanıma konusunda en etkili yöntemlerden biri hep bunlar olmuştu.

 Aslında bu mimlerin usulü başkalarının sizi davet etmesidir ancak şimdilik benim için bu durum pek söz konusu değildi, ben de internette biraz dolandım ve karşıma sevgili İnciden Notlar'ın 2019'dan kalma bu mimi çıktı. Bunca zaman sonra kendi kendime atlayarak yanıtlamamın bir sorun yaratmayacağını umarak bu keyifli soruları yanıtlamak istedim.

6 Şubat 2022 Pazar

Le Ballon Rouge (1956)

Pazar, Şubat 06, 2022 13
Le Ballon Rouge (1956)



Yönetmen: Albert Lamorisse
Senaryo: Albert Lamorisse
Oyuncular: Pascal Lamorisse, Georges Sellier, Vladimir Popov, Sabine Lamorisse
Süresi: 34 dakika
Ülke: Fransa

Geçenlerde bir kısa film listesinde karşıma çıktı Le Ballon Rouge. Aslında çok bilinen ve sevilen bir filmmiş ancak benim varlığından yeni haberim oldu. Yine de demek ki bu filmle tanışmak bugüne nasipmiş diyorum kendi kendime çünkü belki 3-4 sene önce izlesem bende aynı etkiyi göstermeyebilirdi. Böyle tesadüfen karşıma çıkan ve bende iz bırakan eserleri çok seviyorum, pek kaderci olmasam da sanki karşıma çıkması gereken bir şey karşıma çıkmış gibi hissediyorum. 34 dakikaya tüm sıcaklığın sığdırıldığı bu filmi izlerken de aynısını hissettim.

Film Pascal adlı küçük bir çocuğun kırmızı bir balon bulmasıyla başlıyor. Bu balon sıradan bir balon değil, bilinci var ve bu sebeple Pascal'ın onu ipinden tutmasına gerek kalmadan Paris sokaklarında onu kendi isteğiyle takip ediyor. Bu süreçte okul, kilise ve otobüs gibi kırmızı balonun kabul görmediği yerler ve onu kabul etmeyen kişiler karşımıza çıkıyor. Paris sokaklarının çizdiği gri ve soğuk portreye rağmen kırmızının tüm canlılığıyla parlıyor balon ve Pascal'ın peşini hiç bırakmıyor. Pascal da arkadaşı balonun onu hiç bırakmayacağını biliyor ve buna güveniyor.

2 Şubat 2022 Çarşamba

Ocak'22

Çarşamba, Şubat 02, 2022 2
Ocak'22
HBO

 Eskiden burada her ay sonunda o ayın değerlendirmesini yapmayı çok severdim, yeni bir aya -ve hatta yıla!- başladığımızı fark edince tekrar neden olmasın diye düşündüm. Hem izlediğim filmleri kaydettiğim uygulama kullanıcılara haber vermeden database'inden film silebiliyormuş, burada daha doğru haliyle kendim kayıt tutabilirim. :)

 Bu ay Euphoria ile başladı Euphoria ile bitti desem yalan olmaz, o yüzden başlangıcı da onunla ve dizilerle yapmak istiyorum. Ayın ilk günlerinde dizinin geçen yıl yayınlanan iki özel bölümünü izledim. Pandemi kısıtlamalarının en yoğun olduğu dönemlerde çekilmeleri sebebiyle iki bölüm de diyalog odaklı gidiyor ki bu tür film-diziler benim her zaman zaafım olmuştur. Her iki bölümde de karakterlerin yaşadıkları üzerinden hayat görüşlerine ve hislerine dair durdurup durdurup ekran görüntüsü aldıracak seviyede kaliteli diyaloglar vardı. Oyuncu sayısının az oluşu da konuları dağıtmadan akıcı bir seyir keyfi verdi bana, sanki karakterlerin yanına bir sandalye de ben çekip muhabbetlerine katılmış gibi hissettim. Özellikle Jules karakterine odaklanılan bölüm beni kendine hayran bıraktı, bunda karaktere hayat veren Hunter Schafer'ın senaryo yazımına katılmasının katkı payı çok büyük. Bu iki bölümden sonra ay boyunca dizinin 2. sezonu yayınlandı ve yayınlandığından beri pazartesi-salı günleri tüm interneti ele geçirmeyi başardı. Aynı şekilde Attack on Titan'ın 4. sezonunun 2. partı kısmı da aynı şekilde bu ay yayınlanmaya başladı, onu da güncel şekilde takip ettim. Bu ikisini sezon finalleri sonrası blogda konuşurum diye düşünüyorum, ikisi de kendine ait yazıları hak ediyor gibi :)