Ocak'22 - vulnicure

2 Şubat 2022 Çarşamba

Ocak'22

HBO

 Eskiden burada her ay sonunda o ayın değerlendirmesini yapmayı çok severdim, yeni bir aya -ve hatta yıla!- başladığımızı fark edince tekrar neden olmasın diye düşündüm. Hem izlediğim filmleri kaydettiğim uygulama kullanıcılara haber vermeden database'inden film silebiliyormuş, burada daha doğru haliyle kendim kayıt tutabilirim. :)

 Bu ay Euphoria ile başladı Euphoria ile bitti desem yalan olmaz, o yüzden başlangıcı da onunla ve dizilerle yapmak istiyorum. Ayın ilk günlerinde dizinin geçen yıl yayınlanan iki özel bölümünü izledim. Pandemi kısıtlamalarının en yoğun olduğu dönemlerde çekilmeleri sebebiyle iki bölüm de diyalog odaklı gidiyor ki bu tür film-diziler benim her zaman zaafım olmuştur. Her iki bölümde de karakterlerin yaşadıkları üzerinden hayat görüşlerine ve hislerine dair durdurup durdurup ekran görüntüsü aldıracak seviyede kaliteli diyaloglar vardı. Oyuncu sayısının az oluşu da konuları dağıtmadan akıcı bir seyir keyfi verdi bana, sanki karakterlerin yanına bir sandalye de ben çekip muhabbetlerine katılmış gibi hissettim. Özellikle Jules karakterine odaklanılan bölüm beni kendine hayran bıraktı, bunda karaktere hayat veren Hunter Schafer'ın senaryo yazımına katılmasının katkı payı çok büyük. Bu iki bölümden sonra ay boyunca dizinin 2. sezonu yayınlandı ve yayınlandığından beri pazartesi-salı günleri tüm interneti ele geçirmeyi başardı. Aynı şekilde Attack on Titan'ın 4. sezonunun 2. partı kısmı da aynı şekilde bu ay yayınlanmaya başladı, onu da güncel şekilde takip ettim. Bu ikisini sezon finalleri sonrası blogda konuşurum diye düşünüyorum, ikisi de kendine ait yazıları hak ediyor gibi :)


 Bu ikisi dışında bu ay izlediğim diziler şu şekilde:

1) Meteor Garden (2018)

2) Produce 101 (2017)

3) Produce 48 (2018)


 Ne yalan söyleyeyim, bu üçü de benim için tabiri caizse bir batağa düşmekten farksızdı. Çok küçük yaşlardayken izlediğim ve blogumda da sevgimi sıkça dile getirdiğim Boys Over Flowers/Hana Yori Dango serisinin "modern" bir uyarlaması olduğunu tesadüfen öğrendiğim Meteor Garden'a bir göz atayım derken 50 bölümü çok kısa bir sürede devirdim. Herhangi bir gerçekçilik aramaya gerek bile duymayacağınız, tesadüfler ve anlaşılmazlıklar üzerine ilerleyen bu dizi de yıllar önce öncüllerinin yaptığı gibi tüm bunlara rağmen beni ekrana kilitlemeyi başardı. Aslında genel olarak üstüne konuşulacak çok şey olmasa da bu dizi hiç beklemediğim bir şekilde etkiledi beni. Özellikle Londra'da çekilen "severek ayrılma" bölümünü konuyu ele alış tarzı sebebiyle hiç unutamayacağım sanırım. Pembe dizilerde genelde %100 dramatize etme modunda işlenen bu konu burada beklenmedik bir olgunluğa sahipti. Yukarıda Euphoria'nın özel bölümlerinde bahsettiğim diyalog odaklılık sevgimi iyice kabarttı bu bölüm ve diziye olan sevgimi yukarıya taşıdı. Her ne kadar karakterler konusunda sorunlu yanları olsa da ve bu sebeple getirdiği "modern" yorumu sorgulatsa da bu şirin Çin dizisini dışarı çıkamadığım birkaç günüme kattığı güzel keyifle ve pandemi sebebiyle yarısını kaçırdığım kampüs hayatını bana izletmesiyle hatırlayacağım.


 Bu ay izlediğim filmler ise şu şekilde: (Tekrar izlediklerim italik biçimde.)

1) SMTOWN Live 2022: SMCU Express at Kwangya (2022)

2) Shoes (1916)

3) SHINee: The 1st Concert in Tokyo (2012)

4) Happy Together (1997)

5) Passing (2021)

6) SHINee World 2012 (2012)

7) Devilman Volume 2: Demon Bird (1990)

8) Devilman Volume 3: Devilman Apocalypse (2000)

9) SHINee World 2013 ~Boys Meet U~ (2014)

10) SHINee World 2014 ~I'm Your Boy~ (2015)

11) SHINee World 2016 ~DxDxD~ (2016)

12) SHINee World The Best 2018 (2018)

13) Parasite (2019)

14) SHINee Special Fan Event in Tokyo Dome (2018)

15) Taemin the 1st Stage Nippon Budokan (2017)

16) Encanto (2021)


 Aslında bu listede filmden çok konser filmi var ancak sonuçta onlar da bir film sayıldığı için yazmamak istemedim. Bu kadar çok konser filmi olmasının ve SHINee kelimesinin geçmesinin sebebi bu ay YouTube'da yapılan bir canlı yayın etkinliği aslında. Bu konser DVDlerine yasal yollardan ulaşmak biraz zor, bu yüzden bir daha düzgün görüntü kalitesiyle ve en önemlisi yasal olarak bulamayacağım için gösterimleri kaçırmak istemedim. SHINee, k-pop'a bir şekilde ön yargı duyanlar veya ilgisini çekmeyenler için tavsiye edebileceğim bir grup çünkü çok çeşitli tür ve alt türlerin yer aldığı geniş bir diskografiye sahipler. Çok sevdiğim bu grubun canlı performansları açısından zirvede olduğu yıllarını izlemek benim için çok keyifliydi. Gösterimler başladığında her gün izleyemem diye düşünmeme rağmen bittiğinde dahasını izlemeyi isteyecek durumdaydım.


Bu ay okuduğum kitaplar:

1) Adrien Besley - EXO K-Pop'ın Süperstarları

 Eskiden Kitap Kuşu mahlasını kullanan biri olarak tek kitap okumama, onun da bu kitap olmasına güldüm biraz :) Bu sayıyı bu ayki açgözlülüğüme bağlıyorum; sürekli raftan yeni bir kitap indirip okumaya başladım ve okuduklarımın sonunu getirmeden çalışma masama koydum. 5 farklı kitap okuyormuşum şu an. Şubat ayı hedefleri olarak bunları bitirmeyi ve bitirmeden yenilerine başlamamayı koyuyorum kendime :))


Bu ay en çok dinlediklerim:

 Ocak ayları müzik piyasasında hep sönük geçiyor gibi, dinlediğim şeyleri sevsem dahi yıl sonunda aklıma gelmiyorlar genelde. Bu sene de bundan farksız olmayacak gibi çünkü en çok dinlenenlerimde bu aydan sadece 3 tane albüm/EP var, onları da pek sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Önerileriniz varsa göz atmayı çok isterim çünkü dinlediklerimde kendi kendime kısır bir döngüye düşmüş gibiyim ve yeniliklere ihtiyacım var :)

 Euphoria ile açtık, onunla bitirelim. Dizinin özel bölümlerinin soundtrackinde yer alan bu şarkıyı zihnimden çıkaramadım bir türlü.

2 yorum:

  1. Hoş geldin:-) Geri dönme yazına yazacaktım ama yorum kısmını bulamadım.

    Euphoria son zamanlarda çok sık çıkıyor karşıma. Bayağı beğenilen ve sevilen bir dizi. Ben de izlemek istiyorum.

    Film açısından verimli, kitap açısından verimsiz bir ay olmuş. Zaten birine ağırlık verince diğeri geri planda kalıyor. Aynı anda kitap okuyunca bitirdiğin kitap sayısı çok orantısız olabiliyor. Kendimden biliyorum. Bazen iki hafta hiç kitap bitiremiyorum, bazen de bir günde 3-4 kitap bitiyor :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş bulduum, çok teşekkür ederim :) O yazıyı bahsi geçen arkadaşıma ithaf ettiğim için yorumlarını özellikle kapattım, ona özel olsun istedim biraz. :)

      Kesinlikle katılıyorum, tek ben değilmişim demek bunu yaşayan. İşin içine insanın kendi sorumlulukları, sosyal hayatı vs. de girince 24 saat yetmiyor hepsini birden götürmeye ama olsun tabii :) Diğer türlü çok monoton olurdu zaten.

      Sil

Görüşleriniz benim için çok değerli :)