"Merhabalar, hoş geldiniz! :)
Bu blogda şu andan itibaren okuduğum kitapları yorumlayacağım.
İlk olarak okuduğum eski kitaplardan başlıyorum.
Umarım seversiniz."
Her şey dokuz sene önce, tam bu saatte, bu cümlelerle başladı. O günü hatırlıyorum. Dönemin liseye yerleştirme sınavı TEOG'un 1. basamağı bitmişti, 2. basamağına da 5 ay kadar bir zaman vardı. Küçük bir molanın tam zamanıydı. O gün sınavdan çıkıp eve gittiğimde yeni bir dizüstü bilgisayar beni bekliyordu, tamamen bana ait ilk bilgisayarım. Bana yıllarca yoldaş olan şimdilerin külüstürü o Lenovo ile yaptığım ilk şeylerden biri uzun zamandır açmak istediğim kitap blogunu faaliyete geçirmek oldu. Şimdikinden çok daha farklı bir ismi vardı ama neydi, zihnimi ne kadar zorlarsam zorlayayım bir türlü hatırlayamıyorum. Sonra burası "Kitap Kuşu" oldu, bu yıla dek. Uzun yıllar mahlasım kalmış bu isim bir şekilde benim bir parçam da oldu. Sanırım Kitap Kuşu bir anka kuşuydu ki bir gün ömrünü tamamladı ve Vulnicure olarak küllerinden yeniden doğdu.
Yazmak ve bir şeyler üstüne konuşmak hep benim olayımdı, bu sebepten burası benim ilk ya da son blogum değildi. Ama hem açtığım hem de yazdığım hiçbir web sitesinde buranın bana hissettirdiklerini hissetmedim, kattığı şeyleri kapmadım. Bu dile kolay 9 senenin içinde ne kadar boşluklar ve aralar olsa da burayı kapatmayı tek bir kez bile düşünmedim. Benim çocukluğum, ergenliğim, yetişkinliğe attığım ilk adımlar, bocalayışlarım, mutluluklarım, hayatımda yer edinen insanlar hep burada kendine yer buldu çünkü. 9 sene önce dünyada yerini arayan o küçük kız arayışını bir türlü sonlandıramadı belki ama kendine burada bir sığınak buldu.