Bu Blog Bulunamadı - vulnicure

28 Kasım 2022 Pazartesi

Bu Blog Bulunamadı


Türkçe yazılan müzik bloglarının son kalesi Zihnin Arka Sokakları bugün blog alemine vedasını etmiş. Benim için bir devir kapandı sanki, sahiden buruk bir his doldu içime. Neredeyse 10 yıldır buralardayım, bu sürenin 6-7 yılını Zihin'i okuyarak geçirdim. Blog dünyasından uzaklaştığım dönemlerde bile onun yazılarını okumaktan hiç vazgeçemedim. İnsanlar gelişim çağlarında onlara etki etmiş, iz bırakmış isimleri ve yerleri unutamıyor. Onlar artık olmasa da hep bir yerlerde kalıyor. Zihnin Arka Sokakları'nın yeri doldurulamayacak blog sayfası da benim için böyle.

Bu vesileyle başka kimler vardı, kimler geldi geçti acaba diye düşündüm kendi kendime. Takip ettiğim bloglara baktım, bir sürü gizli blog var. Kimdi, neydi, ne yapıyordu hatırlama şansım yok. Bazılarına tıklıyorum; bu blog kaldırıldı diyor, içeri giremiyorum. Bazılarına giriyorum, yazar gitmeden valizlerini toplamış, içerisi boş. Bazıları da yıllardır sahipsiz ama en azından oradalar, hatta kimisinde veda notu var. Bir kez internete düşen şey hep internette kalır derler ya hani, her durumda geçerli değil bu. Kim bilir ne yazılar, ne anılar toz oldu gitti.

Bu insanların terk-i diyar eylemesinin bir sürü sebebi olabilir. Artık yazmaktan keyif almıyorlardır, hayatlarında yazmalarını bıraktıracak bir şey olmuştur, yoğunluk sebebiyle devam ettirememişlerdir, farklı bir site ya da sosyal medya uygulamasına geçmişlerdir, blog doğal ömrünü tamamlamıştır ya da sadece yazarların canları öyle istemiştir. Ama çuvaldızı biraz da Blogspot'a batırmak gerekiyor diye düşünüyorum. Blogspot alternatifi olmayan bir yer değil, Wordpress dağ gibi dimdik duruyor karşısında. Ama daha amatör ilerleyen bloglar ve teknolojiyle pek de haşır neşir olmayan blog yazarları için ideal olan yer burası, yani yok olup gitmediği sürece talep var. Ben blog aleminin öldüğünü de düşünmüyorum zaten, sadece eskisi gibi alıcısı yok. Uzun süredir yazanlar istatistiklerinde son yıllarda yaşanan dramatik düşüşünün farkındadır diye tahmin ediyorum. Bu işi biraz daha büyütmek isteyenler için yeterli destek yok. Ben burada AdSense'i kullanamadım ama 1.5 yıl kadar önce Blogspot altyapısını kullanan ve sahiden iyi tık alan bir web sitesinden kazandığım reklam geliri komik bir rakamdı. Herkes para kazanmak için yazmıyor, bu tutku işi diyenler olabilir. Haklı da olurlar. Ama buranın ilerlemesi için bir şekilde parasını kazananların da olması lazım çünkü böylece o isimleri buraya bağlayan bir sebep oluyor. Bloglarda yazmak kadar yazan diğer kişilerle iletişim kurmak da önemli ama ortada kimseler kalmadıysa kiminle iletişim kuracaksınız? Böyle olunca reklam geliri almayan ama hayalet şehirde kendi kendine takılmak istemeyen kişiler de buralardan gidiyor.

Instagram, Twitter gibi sosyal medya platformları bloggerlara büyük kolaylık sağlıyor ama oralar buranın tam alternatifi değil maalesef. Buradakiler fikirlerini, hislerini daha detaylı anlatmak istiyor, bazen görselliğe ihtiyaç bile duymuyor. Bu sebeple buranın alternatifi YouTube ve podcastler ama sadece yazmak isteyenler için yapılabilecek tek şey farklı bir web sitesinin altyapısını kullanmak. Dediğim gibi; bence buralar dutluk değil, hâlâ kalabalığız. Ama eskisi gibi de değil. Bir canlılığa, harekete, belki de yeniliğe ihtiyacı var. Ne yapmak lazım peki? Bilemiyorum. Bu yazıyı aslında biraz da bunun için yazmak istedim, okuyacak kişilerin de belki fikri olur ve paylaşır diye. Deep buraya geri dönenleri, yeni yazmaya başlayanları ya da daha önce onun dikkatinden kaçmış isimleri sık sık bloguna taşıyor. Momentos podcastlerinde sayısız blogu tanıttı, tanıtmaya devam ediyor. Ağaç Ev Sohbetleri, Blogger Kitap Kulübü, Blogları Canlandırma Projesi gibi başarılı etkinlikler hem yazarlara başka blogları gösteriyor, hem de yazma ilhamı veriyor. Belki bu tarz etkinlikleri daha sık yapabiliriz; bloglarımızın tozlu raflarından mimleri, meydan okumaları, eski etkinlikleri indirebiliriz. Burası öyle huzurlu, öyle güzel bir yer ki günden güne yapraklarını dökmesine şahit olmak istemiyorum. Öyle iyi kalemler, öyle değerli tecrübeler buraları renklendiriyor ki bir gün sayfalarına girdiğimde "Bu Blog Bulunamadı" yazısıyla karşılaşmak istemiyorum.

21 yorum:

  1. Blog yazmaya başlayalı neredeyse 3 yıl olacak. Bloggerın o yükselişte olduğu zamanları kaçırdığım için bir buruk hissediyorum açıkcası. Çünkü şık web sitelerinden ziyade deneyimlerin paylaşıldığı bloglar bana hep daha samimi gelmiştir. Sanki zincir marketlere inat ayakta kalan mahalle bakkalları gibi.
    Bence bir kişi blog yazmayı bıraksa bile yazılarını kaldırmamalı blogunu silmemeli. Benimde iki yıldır takip ettiğim bir blogger vardı. Çok uzun zamandır yazı girmiyor. Ara ara sayfasına gidip eski yazılarını okuyorum. İyi geliyor bana. En azından geride bir veda yazısı bırakmak ve blogumuzu kişisel tarihimize bir anıt gibi dikmek güzel olur.
    Bu konuda ne yapılabilir hiç bir fikrim yok açıkcası. Belki sayfa görünürlüğünün artması, okuyucu trafiğinin sağlanması blog yazarlarını arttırabilir. Ama bu bir yana yeni nesilde böyle bir kültürün olmaması büyük bir etken bence. Çünkü instagramda onlarca study,yaşam vs gibi sayfalar var. Blogla aynı zihniyette insanların anıların paylaştıkları daha az kitlelere hitap eden arkasında öykü olan sayfalar. Bence kitle biraz oraya kaydı. Hem daha bugün bir makalede dikkat süremizin 12 saniyeden 8 saniyeye indiğini okudum. Biraz bu da bir etken bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, o dönemlerin kendine has bir atmosferi vardı. Ama bence şu an da var, çok şey kaçırmış sayılmazsın. :) Sanırım pandemi döneminde veya ona yakın zamanlarda başlayanlardansın, bence o dönemlerde de ciddi bir yükseliş olmuştur. Mahalle bakkalı tabiri tam yerinde oldu, şimdi bizler öyle sayılırız. Ben de senin gibi düşünüyorum, daha amatör bloglar/web siteleri hep daha çok ilgimi çekmiştir.

      Bence bazı kişiler o veda yazısını yazınca her şey bitecek diye düşünerek atamıyor da olabilir. Mesela ben 2018 gibi buralardan gittim. Arada birkaç kez döndüğüm oldu ama bu sürecin büyük çoğunluğunda blogum gizlenmiş durumdaydı. Bir daha döneceğime pek inanmıyordum, blog hayatım bitti gibi hissediyordum. Yine de elim o veda yazısını yazmaya gitmedi hiç, çok zor geldi. Belki dönerim diye düşündüm hep. Nitekim öyle de oldu :) Ben de blog aleminden gidenlerin yazılarını silmesini istemem ama silene de bir şey diyemem, kendi bilecekleri iş sonuçta. Takip ettiğin bloggerın ortalarda olmamasına üzüldüm, benim de var böyle sevdiğim birkaç kişi.

      Sayfa görünürlüğünün artması çok doğru. İnsanız sonuçta, dönüş aldıkça şevkimiz artıyor. Çağın gereksinimleri sosyal medyayla birlikte oraya kaydı, doğru. Ama oradan da buraları sevecek kişiler çekilebilir aslında. Yazıda da bahsetmeye çalıştım, blogların detaylı yazıları format olarak Instagram'a uymuyor. Ama her iki yerde de aynı konular üstünden ilerlenebiliyor, bu sebeple kitle anlamında kesişim noktaları yüksek. Sosyal medyanın gücünü hafife almak büyük bir hata olur hepimiz için, bu sebeple ikisini birleştirmek en iyisi gibi sanki :)

      Sil
  2. Sorun Google'ın reklam işine bulaşmasıyla başladı. Parayı verenleri ön sıralarda indexleyince, daha çokta şirketler yerleşince buralara biz arkalara düştük. Oysa başlangıçta kendimden örnek verirsem ve üstelik Samsun'da yaşıyor olmama rağmen başta Yıldız Sarayı olmak üzere, sinemalardan film galaları için, tiyatrolardan ilk sahnelenme için, TRT Ankara Radyosu'dan ne davetler alırdık, çünkü bloglara kolay ulaşılabiliyordu ve etki alanları genişti. Mesela Pamukkale Şaraplarının patroniçesi bir yazımı bulmuş ve şahsi hesabında yayınlamıştı. Yine Vera grubunun solisti Kürk Mantolu Madonna yazıma ulaşıp çok hoş bir mail atmıştı, meğerse onlarda aynı adla bir şarkı yapmışlar. Hayatımın en güzel insanlarından birini, kitabını okuduğum ve bayıldığım bir yazarın blogdaki yazıma ulaşmasıyla tanımıştım. Ölene kadar da dostluğumuz sürdü ve o kitaptaki üç kahramanın romanda adı geçen yerde çekilmiş fotoğraflarını bana göndermişti, ölürsem sende bir hatıram kalsın diyerek, Opera Bale yazılarımı kendi sayfalarında paylaşmakla kalmamış, bizzat benimle tanışmak istediklerini belirten bir mail atmışlardı ki bu çok iyi olmuştu benim için, çünkü o paylaşımları sayesinde hayatımın kadınını bulmuştum:) Buna benzer ne güzellikler yaşadık, hepsini yazsam roman olur:) Şimdi kendi çemberimiz dışından ne arayanımız var ne de soranımız:)

    Şu yazımda bir iki örnekle bahsetmişim, çünkü havalı bir durumdu:)
    https://laparagas.blogspot.com/2013/03/blog-yazanlarndan-daha-kabul-gorur-bir.html

    https://laparagas.blogspot.com/2013/03/blog-yazanlarndan-daha-kabul-gorur-bir.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazıyı okudum, harikaymış sahiden. Şimdi benzer bir durum Twitter-Instagram-Youtube için geçerli, küçük kitleye sahip olan isimlere de teklif gidiyor. Dediğiniz gibi buraların etki alanı çok küçüldü maalesef, bahsettiğiniz örnekleri deneyimlemek isteyenlerin sosyal medya ve burayı ortak götürmesi gerekiyor.

      Tüm bu güzellikleri mutlulukla hatırlamak da güzel ama. :) Bence siz de sosyal medya kullanıyor olsaydınız bunlar devam ederdi.

      Sil
  3. Ben blogda yeni olmama rağmen giden çok kişi gördüm. Yapacak şey yok, herkesin ayrı derdi vardır. Gerçek hayatta arkadaşlar bile bir zaman sonra selamı sabahı kesiyor. Diğerleriyle devam ederiz artık. :)
    Sosyal medyayı pek sevmiyorum açıkçası. Burada her şeyi istediğimiz uzunlukta yazıyoruz. Oralar hızlı tüketim yerlerine dönmüş. Ben de geçenlerde tekrar instagram açtım ama tek nedeni gelecekte kitap çıkarma hayalimin olması ve belli bir miktar reklam yapmak gerekiyor bu devirde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru, zaten herkes kalıcı da olacak diye bir şart yok. Bazıları ayak uyduramıyor, bazıları sevemiyor vs. uzar gider sebepler.

      Evet, şimdiki şartlar altında sadece blog üzerinden ilerlemek çok zor. Bu gibi istekleri olanların ya ikisini birden kullanması ya da tamamen oradan ilerlemesi gerekiyor.

      Sil
  4. Ben de aynı şekilde hüzünlü buluyorum, terk edilmiş gibi. Ya da bazen arada özleyip dönmeye çalışanlar oluyor, dönüş yazısından sonra devamı gelmemiş. Üzücü gerçekten. Ben de giden herkesi anlıyorum, zaten onları suçlamıyorum da yanlış anlaşılmasın. Kimsenin bize açıklama borcu yok. Beni üzen son zamanlarda çok gidenin olması sadece.

    Dediğin gibi kişi için daha doğrusu da olabilir silip gitmek. Bazen en zor anlarımızı taşıyoruz buraya, ya da artık görmek istemeyebileceğimiz güzel anılarımızı... bunlardan tamamen kurtulmak istemek normal.

    İyileştirmelere gerçekten ihtiyacımız var burada.

    YanıtlaSil
  5. Hiç şüphesiz Instagram Twitter kitleleri çok farklı buraya nazaran ve gözümü korkutuyor :) Çünkü blogspot iyi kötü bir kültür barındırıyordu içinde. Aynı ekosistemin altında yazıyorduk. Niş platformdu. Oysa diğerleri çok kamusal ve her türden yazar var. Kavga gürültü gırla gidiyor. Ki bu benim sevdiğim bir şey değil :)) 13 sene yazdım ve bir gün bile reklam almadım. Övünmek veya başka bir amaçla yazmıyorum bu satırı. Dediğiniz gibi zaten gelirler de komikmiş :) Tek isteğim Türkçe içerikli (bu yüzden paylatığım şarkıları hep kendimce çevirirerek sayfamda paylaşırdım ki yabancı lisan bilmeyen takipçilerim de faydalanabilsin) ve bedava bir müzik sitesi olması. Sanırım başarıdm :) Müzik dergisi kavramının bile bitme noktasına geldiğini düşününce aslında birilerinin bu müzik işin yazması lazım. Yabancı dergilere bakınca bile onların odaklarını kaybettiğini görüyorum. Rolling Stone'u en son ne zaman müzik için okuduk... son yıllarda hep politika. Genel bir müzik krizinin ortasında olabiliriz. Dediğim gibi konser yapma biçimleri değişiyor. Streaming müziğe zarar veriyor. Ve dahası genel kültür yazılı işitsel bir yerden görsel odaklı bir yere doğru taşındı. Kimse oturup bir müzik yazısı okumak istemiyor. Oysa Tiktok'a 3 saniyelik bir müzik içeriği çekildiği zaman tıklanmalar alıyor. Bu da zamanın gerçekliği eleştirmek istemiyorum :) Podcastin sıkıntısı geridönüş alamamak. Blogların güzelliği bir şey yazdığınız an anında yanıt alabilmeniz. Ki bu benim için en önemlisi. Bu blogu eğer yazdıysam bunu takipçilerimin şekillendirmesine borçluyum :) Challenge'lar yaptık etkinlikler yaptık. Düşündükçe duygulanmadım değil şimdi (güzel sözleriniz de etkiledi) :) Neyse uzatmayayım. Kendi sayfammış gibi yazıyorum :)) Herhalde ilk gün yoksunluğu. Zamanla geçer. Bu platformu herşeye rağmen layığıyla kullanan tüm komşularıma selam ediyorum. Büyük emek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katılıyorum. Burada bir mahalle, kasaba havası da olduğu için sanırım, tartışmalar da saldırı şeklinde ilerlemiyor. Ya da en azından ben öylesine tanık olmadım.

      Kendi özelimden konuşacak olursam, evet bence başardınız. :) Ben müzik dergileri kültürüne yetişemedim, sosyal medya ve internet devrinin çocuğuydum çünkü. Müzik tutkusunu benim ana dilimde paylaşan birini bulmak harikaydı o zamanlarda. Eminim benim gibi başkaları da olmuştur.

      Tüm bu süreci zamanın gerçekliği olarak kabullenebilmek çok önemli, yoksa geçmişte takılır kalırız. Her zamanki gibi çok güzel sözler söylemişsiniz, ziyaretiniz için çok teşekkür ederim. Kendiniz yazmasanız bile arada aramıza uğrayın, olur mu? :) Size de selamlar olsun :)

      Sil
  6. Hiçbir şekilde iletişimim bulunmayan beş altı blog var mesela son gidişimden sonra dönüşümde bulamadığım. Tek kontağım blogdu kimler bilmiyorum, nasıl ulaşırım bilmiyorum ve beni çok üzüyor. Bu nedenle de bloguma da insta hesabı açtım ordan da kontak kurmak için çok değer verdim insanları kaybetmek istemiyorum artık.

    Etkinlikler gerçekten de bu aleme can kan veriyor. Bence şehirlerde yeni buluşma çalışmalarına girme vakti geldi. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de tam bu durum sebebiyle yazdım bu yazıyı. Geride kalanlar için üzücü bir durum oluyor, ne oldu merak ediyor insan.

      Blog Mahallesi bir buluşma düzenlemişti yakın zamanda ama başka görmedim, belki başka illere de el atanlar olur :)

      Sil
  7. Bloglar bir parçamız oldu artık. Ara verdiğimiz zamanlar oluyor ama geri dönüyoruz. Aslında biraz da hayattaki meşgalelerle ilgili bir uzaklaşma yakınlaşma oluyor. Çalışsam kalabalık bir ailem olsa ta en baştan büyük bir ihtimalle zaman ayıramazdım. Vakit geçirmesi nispeten daha kolay olan sosyal mecralar belki mekanım olabilirdi... İnternette bir arşiv görüntüleme adresi vardı. Site kapanmış olsa bile orada hafızaya alınmış bilgiler durur yani. Hatta şimdi adresi bulup Zihnin Arka Sokaklarının sitesine ulaştım. Yazılara yazılan yorumlar bile duruyor :) Archive org adresi. Kaybolmuyoruz yani bir yerlerde izimiz var :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sahiden de bir parçamız oldular, kopsak dahi bir şekilde hayatlarımızda yer edinmiş olarak kalıyorlar. Bu da çok doğru bir tespit, muhtemelen hayat meşgaleleri içinde buradan zorunlu uzaklaşanlar da olmuştur.

      O siteyi biliyorum ama maalesef arşivi ekran görüntüleri şeklinde kurdukları için sitenin belli bir tarihteki halini tamamen gezmek mümkün olmuyor. Yine de çok yararlı bir site bence, bayılıyorum oraya :)

      Sil
  8. Bende yeni blog yazmaya başlayanlardan biri sayılırım. Ve kendi takip ettiğim bloggerlar içinde farklı bir içeriğe sahibim:)

    Bunu neden belirtiyorum dersen; takip ettiğim Arkadaşlarımın çoğu ya günlük, yada kitap/ film yorumları üzerine yazıyorlar. Ve sanırım bu yüzden de biraz daha kalıcı oluyorlar bu platformda. Ayrıca diğer sosyal medya platformları ile kıyaslanamayacak bir kalite/ seviye var burada.

    Diğer konular üzerine yazan Arkadaşların ise içerik yayınlamakta ki amaçlarından birisi de kazanç elde etmek oluyor. Ve burada kazanç elde etmek imkansıza yakın, en azından büyük kazanç elde etmek:) O yüzden de bir süre sonra sosyal medyanın daha popüler olan kollarına dağılmaya başlıyorlar ve bu tarz bloglar yavaş yavaş kapanıyor. Tabi ki başka özel nedenlerde vardır kapatmalarında ama benim şahsi fikrim ağırlıklı bu yönde:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru bir tespit oldu bence. Kişisel olarak tabir edilecek blogların tutunma şansı daha yüksek burada.

      Son paragrafta anlattığınızı ben de kendi kendime açıklamaya çalışmıştım ama tam olarak o kategoriye hakim olmadığım için doğru anlatamamıştım, şimdi sizin yorumunuzu okuyunca kafamda tam oturdu. Yine de umarım blog alemini altın çağındaki gibi dolu dolu gördüğümüz günler tekrar gelir.

      Sil
  9. Ben bu blog çevresine epey uzak olduğumdan ne söyleyebilirim, bilmiyorum ama derdini çok güzel anlatmışsın. Gerçekten üzücü bir durum. Yazının başlığı ben de aynı zamanda kaybolmuş bir insandan bahsediyormuşsun izlenimi uyandırdı. Sessizce gitmiş bloglar kaybolan insanlarmış gibi bir daha haber alınamayan..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yukarıda İlkay "Bloglar bir noktadan sonra neredeyse canlı bir varlık kazanıyor gibi geliyor bana." demişti, tam da o durum sebebiyle böyle bir his uyanıyor insanda bence. Bir gün açıp baktığımda internetin tozlu sayfalarında kaybolup gitmelerine üzülmeden edemiyorum.

      Sil
  10. Bilmediğim bir blogdu ama üzüldüm. Benim de severek okuduğum birçok blog ya kapandı ya da güncellenmiyor. Bizim gibi bireysel yazan blogların işi çok zor. Sevdiğim için bırakamıyorum ama hep zorluklarla boğuşuyoruz ve maalesef sosyal medya olmadan okunmak da zor. Sevmesem de blog yazılarımı paylaşmak için kullanıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, maalesef böyle bir durum var. İnatçılık yapmak da zamanın şartlarıyla boşu boşuna kapışmak oluyor. Umarım hepimiz için düzelir her şey :)

      Sil
  11. Zihnin Arka Sokakları'nı bir dönem takip etmiştim. Müzikle ilgili olmadığım için yazıları pek benlik değildi ama ne kadar emek verdiğini, bilgi içerdiğini anlayabiliyordum. Bloğunu pat diye kapatmayıp bir veda yazısı yazması çok hoş.

    Benim de özlediğim, artık yazmayan en az on blog vardır. Bazılarını sosyal medyadan takip ediyorum ama çoğunun izini kaybettim. Onları okumak çok keyifliydi. İnsan bir arkadaşından ayrılmış gibi üzülüyor.

    Blogspot hakkında söylediklerine katılıyorum. Kullanım kolaylığı yerine saçma sapan güncellemelerle insanları daha çok soğutuyorlar. Okunma ve yorum sayısı inanılmaz düştü. Bunda biraz da blogger arkadaşların etkisinin olduğunu düşünüyorum. Herkes az etkileşim almaktan şikayet ediyor ama çoğu kişi diğer bloglara yorum yazmıyor. Kimseye yorum yazmadan kendilerine yazılsın istiyorlar. Bu da maalesef imkansız. Eskiden 100 takipçim olan yazılarıma bakıyorum, 20*25 yorum gelmiş. Şimdi neredeyse 600 takipçim var. Ortalama 20 yorum alıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten öyle bir blogdu, konuya ilgi duymayanların bile takdirini kazanan bir üslup ve emekle yıllarca yazdı. Daha böyle nice blog gelip geçmiştir eminim, dediğin gibi izlerini kaybetmek üzücü oluyor.

      Bence blogların mobile entegre olamayışının da bunda etkisi var. Mobilden okumak kolay ama yorum yapmak çok sıkıntılı, böyle olunca insanlar bilgisayara geçince okurum diye erteliyor, sonra da yazılar birikince cayıyor. Umarım daha iyi güncellemeler görürüz de buraya bir canlılık, renk gelir eskisi gibi.

      Sil

Görüşleriniz benim için çok değerli :)