Kaçamak - vulnicure

27 Kasım 2022 Pazar

Kaçamak

Buralara girince tahmin ettiğimden fazla zaman harcıyorum. Bilgisayarım yavaş, takip ettiğim bloglar bu sıralar epey üretken, okuyunca üstüne konuşacak şeyler de oluyor hani. Yarın sınavlarım başlayacağı için bu haftanın başlarında günü ve saati önceden ayarlanmış yazılar hazırladım, bu zamanlarda da odak sürecimi etkileyecek şeyler olmadan iyice derslerime kendimi vereyim istedim. Ama yine kendimi tutamadım, bugün bir okuma yapmak için bilgisayarı açmam gerekince bir baktım yine buraya uğramışım. Hazır gelmişken bir-iki şey karalamaktan zarar gelmez.

Twitter'da bir Wattpad kitapları muhabbeti dönüyor. Olay şu: Bir edebiyat sayfası gittiği kitapçıda "Çağdaş Türk Edebiyatı" rafının Wattpad kitaplarıyla dolu olduğunu görüyor ve bunu fotoğraflayıp eleştirel bir dille paylaşıyor. Gelen yorumları söylememe gerek yoktur diye tahmin ediyorum. Ancak bazı kişiler "İsteyen bunları okuyabilir, edebiyat sadece nitelikli ve entelektüel olanın tekelinde olacak diye bir şey yok. Zaten o şekilde olan kitaplar her dönem kendine okuyucu buluyor." diye bu eleştirilere karşı çıkıyor. Sonra bu eleştiriye eleştiriler geliyor; kötü olana edebiyat denilemez, bu kategoriye sokulamaz diyor onlar da. Benim naçizane fikrim edebiyat polisliğinin sonu gelmediği gibi anlamı da olmadığı yönünde. Gerçekten herkes yalnızca kendine bir şey katacağına inandığı, otoritelerce onaylanmış kitapları mı okuyor? Bence herkesin arada kafa dağıtmak için okuduğu "hafif" kitaplar da vardır; "şezlong kitapları" diye bir tür var mesela, sıkça dile getirilir. Alanı da edebiyat olan biri olarak güneşlendiğim, dinlendiğim, günlük hayatın stresinden bunaldığım o zaman dilimlerinde Proust okumuyorum ben şahsen. Daha önce hiç Wattpad kitabı okumadım ama söylemek istediğim de bu zaten, onları değil belki ama onlara denk kitapları okuduğumuz oluyor ve bunda kötü bir şey yok. Yine de, bu romanlar her ne kadar teknik anlamda bu kategorinin altına uyuyor olsa da çağdaş Türk edebiyatı yerine "Genç Kurgu" gibi farklı bir alt başlık altında toplanabilirler diye düşünüyorum.

Bu olaya dair bir diğer düşüncem de bu gibi zevk kötüleme meselelerinde her zaman genç kızların ve ev hanımlarının hedef alınması üstüne. Bu olayda direkt olarak böyle bir itham yok, o yüzden tartışmayı başlatan kişi için bunu söylemiyorum ama sanki ülkenin kültür sanat seviyesini düşüren onlarmış gibi genelde bu iki demografiye hitap eden edebiyat, sinema-televizyon ve müzik yapıtlarıyla alay ediliyor. En kolay hedef olarak onlar görüldüğü için mi acaba?

----

Bugün içimde derin bir "diğerlerinden geri kalma korkusu" olduğunu fark ettim. -Bunu da bulaşık yıkarken fark ettim bu arada, böyle şeyleri neden hep en anlamsız yerlerde düşünürüz ki?- Mesela son günlerde herkes 1899 ve Wednesday adlı iki diziyi konuşuyor. Ben malum sebeplerden izleyemiyorum ama internette her karşıma çıktıklarında, izleyip izlemediğimi soran mesajlar aldığımda bir an önce izlesem de kurtulsam artık diye düşünüyorum. Ah Netflix, sen bize ne yaptın? Tüm sezonun tek seferde yayınlanması doğası gereği hızlı tüketilen popüler kültürü anlık tüketme seviyesine getirdi. Hoş, bu da hafta hafta beklense yüzüne bakılmayacak pek çok diziye şans vermemizi sağladı, yani eksisi olduğu kadar artısı da var bu formatın ama nasıl bir denge sağlanabilir hiçbir fikrim yok.

Bu paragrafı Game of Thrones'u izlemediyseniz ve spoiler yemek istemiyorsanız okumayınız lütfen: Ben lisedeyken Game of Thrones'ta Jon Snow'un dirilip dirilmeyeceğini düşündüğümüz bölümler yayınlanıyordu. Herkes Jon'u konuşuyordu, sahiden herkes, kırkı için mevlit okutulacak tarzında şakalar falan yapılıyordu hatta. Bölümler bize uygun saatlerde yayına girmediği için anca akşam eve gelince izleme fırsatım oluyordu. Ben de o zaman aktif bir şekilde Twitter kullanıyordum, böyle sabahların birinde okul yolunda "Jon'a ne olduğunu öğrenmemek için bugün eve gelene dek Twitter'a girmeyeceğim." tarzında bir tweet atmıştım, hatırlayamıyorum şimdi tam içeriğini. Dakikalar içinde, ben daha Twitter orucumu başlatamadan yabancı bir hesaptan Jon'un son bölümde açıklığa kavuşan akıbetini anlatan fotoğraflı bir cevap gelmişti. Tüm internette böyle bir ortam var şu anda, ya yetişeceksiniz ya da izleme tecrübeniz mahvolacak.


Tamam, şimdi spoilerdan arındırılmış, güvenli bölgedesiniz. Ya da değilsiniz, çünkü şimdi de BoJack Horseman'ın son sezonundan yukarıda bıraktığım sahne hakkında konuşacağım. Bence içeriği tam olarak spoiler değil ancak yine de içi rahat etmeyenler varsa bu kısmı da geçebilir.

Ben de hep Diane gibi düşünürüm. Mutsuzluk, keder, kayıplar, yalpalamalar, yıkılmalar... bunların bir sonucu olmalı. Tüm başarı hikayeleri bu formattaydı sonuçta, kötü tecrübelerden geçen kişi bu tecrübeleri kullanarak başarıya ulaşıyordu. O tecrübeler hayatta bir dönüm noktası etkisi yaratıyordu. Hatta iyi sona ulaşamasa bile yaşanılan acıların, kayıpların bir sonuca varmadığı filmler de pek görülmüyordu çünkü "Tüm bunlar boşuna mıydı?" hissi insana bir türlü o doyum noktasını yaşatmıyordu.

 Yukarıda paylaştığım sahne ise bu konuda insana bambaşka bir bakış açısını sunuyor. Videoya tesadüfen Twitter'da rastlayınca uzun zamandır aradığım tam da buymuş hissine kapıldım. Mutluluklarım amaç değil sonuç, mutsuzluklarımsa araçmış hep. Ama bir türlü o denklemi tutturamamışım, araç beni sonuca götürememiş, amaç zaten kendine yer bile bulamamış. Bu yolda o mutlu sona ulaşma tesellisiyle kederi romantize ettiğim de olmuş.

Şimdi biraz da mutluluğu denemek istiyorum.

----

Çok sevdiğim k-pop grubu LOONA'nın en popüler üyesi Chuu gruptan ayrıldı, hatta ayrıldı yerine şirket tarafından gruptan atıldı demek daha doğru olur. Uzun zamandır ilk kez bir grup üyesinin ayrılığına bu kadar üzüldüm. Bu kadar önemli bir üyeyi nasıl atarlar anlamak mümkün değil. Bana kalırsa LOONA gerek oluşturdukları lore ile, gerek müzikleri ile, gerekse konseptleri ile k-pop'un en özel gruplarından biri. 12 üyesi birden bu özel grubun içindeyken bir yazı yazamadığım için pişman oldum.

19 yorum:

  1. Çağdaş Türk Edebiyatı olmamalı bence de o kitapların yeri. Genç Kurgu çok iyi öneri.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, sonuçta bu adlandırmanın neyden bahsettiğini biliyoruz hepimiz, yanlış yönlendirme oluyor diğer türlü :)

      Sil
  2. genç kurgu iyidir, ben sadece bir kitabın wattpad kitabı diye anılmasına karşıyım edebi bir dili olmayabilir ya da olabilir oradan bir şey okumuyorum emin değilim ama genç kurgu ve altkültür severim... bizi de takip edebilirsiniz isterseniz. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Wattpad kitabı zaten sadece kendi içimizde kullandığımız bir tabir bence. Hiçbir kitabevinde bu tür bir kategorinin tercih edileceğini sanmıyorum, zaten reklam oluyor :D Geçen sefer takip etmeyi becerememiştim, şimdi edeceğim.

      Sil
  3. Genç kızlar ve ev hanımları en azından kitap okuyor. Benim çevremde kitap okuyan erkek neredeyse yok.

    Biraz önce İlkay'ın yazısına da benzer bir yorum yazdım. İnsanların okudukları kitaplar eleştirilmekten ne zaman kurtulacak acaba? Ben de boş denilen kitaplardan okuyorum. Özellikle kafamın dolu olduğu ya da bunalımda olduğum dönemlerde bu kitaplar hayatımı kurtarıyor. Millet sadece Kafka ve Dostoyevski okuyor galiba. Burada sorun senin de dediğin gibi Wattpad kitaplarının yanlış rafa konulması. Onun dışında isteyen istediğini okusun. Sanki çok okuyan bir milletimiz varmış gibi bir de okuyan kesimi küstürecekler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru. Benim çevremde daha eşit bir dağılım var bu konuda ama ülke geneline bakınca sanki herkes çok nitelikli okurmuş da bu ikili her şeyi bozuyormuş gibi davranılması rahatsız ediyor beni.

      Cevap, hiçbir zaman :( Haklısın. Kafa dağıtan kitaplar insana o günlerde bir escapism yaşatıyor. Zaten o kitaplar her yerde yanlış rafta da değil hani, kaçımız karşılaştık ki bu durumla? Ders kitaplarında dönem edebiyatının altında işlenmeye başlanmış gibi tepkiler var ortada :))

      Sil
  4. Bence kitap konusunda seçicilik önemli, herkesin okunduğu okunmalı demiyorum ama çok kaliteli kitaplar varken bunların bilinmeyip genç kurgu kitapların her yerde karşımıza çıkması ve bunların öve öve bitirilememesi sinirimi bozuyor açıkçası. Wattpad kitapları ve yazarlarını görünce kaçacak duruma geldim. Bu kitaplar bu kadar göze sokulmasa fazla eleştiri de almayacak. Ben kafa dağıtmak için bile bana hitap edecek, güzel kitaplar okumayı tercih ederim. İnsanımız kitaplar konusunda biraz da kolaycılığa kaçıyor, çabuk tüketilecek basit kurgulu olanları tercih ediyor. Artık herkes kitap bastırabilir duruma geldiği için bunu yaşıyoruz bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitap konusunda seçicilik bireyden bireye değişir bence. Herkesin kalite anlayışı çok fark ediyor çünkü. Açıkçası ben gözüme sokuluyormuş gibi hissetmiyorum pek, ki 3-4 sene öncesine dek hedef kitlesi arasındaydım bu kitapların. Tabii ki kapaklarına bakınca ne kitabı olduklarını anlayabilirim ama isimlerini saymam istense 1-2 taneden fazla sayamam. Belki de bu sebeple bana çok rahatsızlık vermiyordur bu durum tabii.

      Sil
  5. sınavlarında kolaylıklar başarılar sana :) edebiyatı öyle sınırlamak sınıflamak saçma tabii. isteyen istediğini yazar isteyen istediğini okur. wattpad küçümsemek de saçma. wattpad elbette edebiyat değil ama okuma alışkanlığı için iyi ayrıca çok da keyifli romanlar çoğu birbirine benzese de ama eleştirmek yanlış yani evet ne demek öyle edebiyat polisliği mi olurmuş. 1899 ve wednesday twittırda herkes diyor, izliycem ben de yakında :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederiim :) Her zamanki gibi çook haklısın. 13-14 yaşında o kitapları okurken bu alışkanlığı edinenler büyüdükçe farklı örneklere geçiyor zaten genelde, çok doğal bir süreç bu. İzle izlee, senin yorumunu çok merak ediyorum ikisi için de. :)

      Sil
  6. Loona grubunu Queendom'dan önce hiç dinlememiştim. Ama genel olarak Queendom'da iyi performans sergiledikleri için dikkatimi çekmişti. Kalabalık gruplarda ister istemez bazı üyeler önce çıkıyor. Bazıları ister istemez geride kalıyor. Umarım ileride böyle idollerin psikolojisi, öne çıkan üyelerin öne çıkmalarının altında yatan psikolojik sebepler tarzı çalışmalar okuruz. Eğer psikoloji okusam net bu tür araştırmalar yapardım.
    Chuu'nun kötü bir şekilde ayrılması üzücüydü. Ama bireysel faaliyetleri için daha iyi olacağını düşünüyorum. Umarım mental olarak iyidir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Queendom'ın en iyilerindendi grup, orada beğenip tanımana sevindim :) Bahsettiğin gibi bir çalışma çok iyi olurdu çünkü bu kadar çok isim arasında o kadar azı başarılı olabiliyor ki, ne hissediyorlar ben de merak ediyorum. Bir de genelde küçük yaşlarda bu işe başladıkları için üniversite eğitimi, hatta temel eğitimleri bile aksıyor ve ellerinde başka bir şey de kalmamış oluyor. Çok zor bir durum. Ben de psikoloji alanında olsaydım bunu araştırmak isterdim. :)

      Ben de Chuu için en iyisi oldu diye düşünüyorum. Çıkan haberlere göre grup üyeleri de onun arkasında zaten. Hepsi için en iyisi olur umarım.

      Sil
  7. Çağdaş Türk Edebiyatı'nın aslında tam olarak hangi seneye kadar olan eserleri alacağı kısmı bir belirlense (belki de bellidir bilmiyorum), bu wattpad kitapları dediğimiz grup da ayrılabilir dediğin gibi Genç Kurgu güzel bir öneri. Bir de insanlar hep kendileri gibi olmayanı daha da çok ötekileştirmeye çalışıyor.
    Bir arkadaşım bana şey demişti, çocuğum çok saçma kitaplar okuyor. Sen bana kitap öner. Dedim ki canı ne istiyorsa onu okusun. Sadece içeriğin sakıncalı olmadığına emin ol yeter. Fantastik istiyorsa onu, kurgu istiyorsa onu okusun. Okuma alışkanlığı böyle böyle kazanılıyor çünkü. Klasikleri okuyacak, anlayacak daha uzun yılları olacak önünde...
    Bende zaman zaman chick lit dediğimiz hafif tarz kitaplar okurum ve severim de. Açıkçası sürekli ağır kitaplar okuyamayız zaten, sadece salın bizi ya ne istiyorsak onu okuruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Halihazırda devam eden bir süreç olduğu için şimdilik belli bir bitiş tarihi yok. İleride bu dönem farklı bir isim alıp o dönemin çağdaşları için çağdaş edebiyat da denebilir, hiç belli olmaz :)

      Ne güzel yapmışsın. Hiç okumayan biri ağır bir klasikle giriş yapıp okumaktan soğuyabilir. Dediğin gibi önce bir altyapıyı sağlasın, okumayı sevsin, o süreç zaten oluşacak. Sakıncalı olmasın yeter sahiden.

      Salın bizi çok doğru bir söz oldu :D

      Sil
  8. Hoş buldum :) Hem iyi dileklerin hem de cömert düşüncen için çok teşekkür ederiim.

    Bence de tartışmalar yapılmalı. Gelişebilmemizin en büyük yolu bu zaten. Ama senin dediğin gibi tartışma olmaktan çıkıyor bazen bu durumlar. Küçümseyici bakış açıları konusunda senin blogunda döktürdüğümüz için üstüne daha ekleme yapmak istemiyorum, zaten söylediklerine aynen katılıyorum. :)

    O anlar zihnimizin en boş olduğu zamanlar olduğu için böyle oluyor herhalde :) Ben de çıkabileceğimi pek sanmıyorum çünkü çağın gerisinde kalıyormuşum gibi hissediyorum kendimi. Ama her şeyi yapmak ve bilmek mümkün değil, bunu o zihin bir türlü kabullenmiyor :D Wednesday'i izlersen yorumunu merak ediyorum, senin de seveceğin bir yapıma benziyor zaten.

    Ben de severim, özellikle edebiyatta çok yaygın bu durum ama sinemada genelde daha az tercih edilir. Kendi hayatıma gelince, o amaçsızlık fikri tıpkı videoda gibi hissettiriyor. Sana da kocaman sevgiler <3

    YanıtlaSil
  9. Wattpad kitapları beni güldürür. Bunların Çağdaş Türk Edebiyatı rafında bulunması ise ağlattı. Ve böyle bir reyona bu kitapları koyan kitapçı gerçekten kitapçı olduğundan haberdar mı?
    Sende en sevdiğim özelliklerden biri de bir durum/olay karşısında sadece yakınmakla kalmayıp buna bir çözüm sunmaya çalışman. Genç Kurgu gerçekten güzel bir öneri.
    Bulaşık yıkarken, iş yaparken gelen farkındalıklar... Son zamanlarda her detayıyla o kadar yorucu bir hayat yaşıyoruz ki çoğu zaman kendimizi dinlemeyi unutuyoruz. Bu yüzden de böyle işler sırasında kendimizle kaldığımızdan dolayı bir bir geliyor farkındalıklar..
    Mutluluk, hepimizde farklı. Anlamı, gelişi, gidişi, yaşayışı, özlenişi, beklenişi, umuluşu, hatırlanışı, unutuluşu...
    Sürekli dileklerimden biridir, hep mutlu olman.
    Hep mutlu ol! <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence ufak bir yanlış anlaşılma durumu olmuş hangi kitapçıysa orası artık. Gelen tepkiler karşısında bir daha da bu hatayı yapmazlar herhalde :D

      Sanırım tam da dediğin gibi oluyor, robotlaşmış şekilde iş yapılan zamanlarda zihin boş kalınca alakasız yerlerden fikirler ve bazen anılar ortaya çıkıyor. Kendimizi böyle dinlememiz çok enteresan yine de.

      Çok teşekkür ederim, ne güzel bir dilek ve söz bu. Sen de hep mutlu ol! <3

      Sil
  10. Benim de çeşitli ruh hallerime göre okuduğum türler değişiyor. Şezlong kitapları deyimine çok güldüm🤣🤣🤣. Gerçekten beynimin yorgun olduğu zamanlarda ilaç gibi geliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hepimizde aynı etkiyi uyandırıyorlar galiba :D

      Sil

Görüşleriniz benim için çok değerli :)