Hırslandıkça "akış" bozuluyor. O bitmek bilmeyen yarışın koşuşturmacaları yalnızca yeni bir hedef belirlenmişken hatırlanıyor; diğer zamanlarda anlamsız, kaotik bir yolculuktan ibaret kalıyor. Gelgelelim bir terslik olduğunun farkındalığını yaşamak bu durumun çözüme kavuşacağının garantisini vermiyor. Dinginlikteki huzurun değerini anlamak için kazananı olmayan o yarışın içinde bir kez daha tükenip kaybolmak gerekiyor. Sonra bir daha, bir daha...
Ben tüm bu düşüncelerle boğuşup dururken arkada Madonna'nın Nothing Really Matters'ı çalıyordu. Bana adeta bir çıkış yolu gösteriyormuş gibi hissettirdikleri için şarkının sözlerini ana dilimde bir yere yazma ihtiyacı duydum, kendi çapımda çevirdim. Oldukça amatör bir dille, hızlıca karalanmış bu çeviriyi yazının sonuna ekliyorum.
Çok gençken,
Yoktu hiçbir şeyin önemi benim için
Kendimi mutlu etmekten başka
Bir tek ben vardım
Şimdi büyüdüm,
Değişti her şey
Asla eskisi gibi olmayacağım,
Senin sayende
Hiçbir şeyin önemi yok,
İhtiyacımız olan tek şey sevgi
Sana verdiğim her şey
Geri dönüyor bana
Hayatıma bakıyorum da,
Çok açık görünüyor bana
Çok bencilce yaşadım,
Bir tek ben vardım
Fark ediyorum,
Kimsenin kazanmadığını
Bir şey son buluyor,
Ve bir şey başlıyor
Hiçbir şeyin önemi yok,
İhtiyacımız olan tek şey sevgi
Sana verdiğim her şey
Geri dönüyor
Hiçbir şeyin önemi yok,
İhtiyacımız olan tek şey sevgi
Sana verdiğim her şey
Geri dönüyor bana
Silemez geçmişi hiçbir şey,
Gelecek gibi
Gönderemez karanlığı hiçbir şey,
Aydınlık gibi
Sen fırtınadaki sığınaksın,
Kollarında rahatlat beni
Hiçbir şeyin önemi yok,
İhtiyacımız olan tek şey sevgi
Sana verdiğim her şey
Geri dönüyor bana
Hiçbir şeyin önemi yok,
Tek ihtiyacımız olan şey sevgi
Sana verdiğim her şey,
Geri dönüyor bana
Hiçbir şeyin önemi yok
Hiç kaygılanma... Düşüncelerin ve hissiyatların o kadar sağlıklı ki... Aynı yollardan geçmiş biri olarak o kadar dolu, güzel, hayatın sunduğu tatlar konusunda farkındalıklarının arttığı ve daha coşkulu aynı oranda da daha dingin, keyiflerin sadeleştiği, telaşların sakinleştiği ve rüya gibi, inanılmaz güzel bir hayatın seni bekliyor olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim:)
YanıtlaSilBu gibi sözler insanı bir süreliğine de olsa rahatlatıyor, o ihtimallerin hayallerini kurdurtuyor. "Daha coşkulu aynı oranda daha da dingin" benim aradığım, istediğim tam da buymuş aslında.
SilÇok ama çok teşekkür ederim, umarım dediğiniz gibi olur.. :)
Seni çok iyi anlıyorum benzer duyguları yaşıyoruz zamanında bir diziyi izlerken aklımdan bu bitince hangisine geçsem diye düşünürdüm, filmleri indirip arşivleri yapardım ama sonra baktım izlemiyorum sildim klasörü şimdilerde yine arşivciliğim var ama izleyip sevdiklerimi saklıyorum.
YanıtlaSilBu günlerde de kitaplarda bu olayı aşmaya çalışıyorum kitap alıyorum mutlu olmam lazım bu sefer neden bu kadar okunacak kitabım var liste hiç azalmıyor şunu sona saklayım seveceğimi düşünüyorum tarzı düşünceler geçiyor saçma sapan kendimizi yoruyoruz resmen.
Aynı hisleri paylaşıyormuşuz gerçekten, bende de benzer süreçler var. Bir şey izlediğinde ilk aklına gelen sıradaki olmamalı. Hem dediğin gibi kendimizi boş yere yoruyoruz, hem de değerini ve bizdeki azaltıyoruz o işlerin. Umarım her ikimiz de bu huyumuzu aşarız.
Sildüşünmeeee :)
YanıtlaSilKeşkee :)
SilMetallica sandım bir an :)
YanıtlaSilMaalesef çok kısa yaşayan bir nesil çok şeye tanık oluyor gerçekten...
Ah! Ne kadar iyi ifade etmişsin. Ben belli bir yaşta bunlar hissedilmeye başlıyor diye düşünürken aslında benden genç olanların da içine doğdukları düzen gereği nasıl telaş yaşayabilecekleri konusu dank etti kafama. Yanlış anlaşılmasın, pek çok konuda gençlerin yaşadığı, hissettiği, maruz kaldığı olumlu-olumsuz duyguların farkındayım ama şu "daha okuyacak, izleyecek, öğrenecek çok şey var" telaşını atlamışım:) Hislerinin farkında olman güzel ama biliyor musun? Çünkü ben şu an, 50'ye ramak kala bunu yaşıyorum ve durulmanın, mümkün olduğunca ulaşabileceklerime ulaşıp gerisini dert etmemenin gereğini uygulamaya çalışıyorum. Demek ki sen daha erken denge kurabileceksin. Ve ne olursa olsun bilinçle yaptığın sürece okuduğun, izlediğin, öğrendiğin benden fazla olacak mesela:) Çünkü bizim ulaşımımız hakikaten daha kısıtlıydı. Ha kabul etmek lâzım, onun da ayrı güzelliği vardı. Bugün de güzel olan çok şey var:) Kafalar yine karıştı:) O zaman şöyle bitireyim: Kendime de not düşüyorum ki önemli olan fazla tüketmek değil; önemli olan verimli tüketmek, alabileceğimiz maksimum verimi ve keyfi almak.
YanıtlaSilSevgiler kocaman...
Çocuk insanın hayatını çok değiştiriyor. Böyle önemli kavşaklara rastlandığında hayatta kaos yaratan bir çok şey kendiliğinden yok olup gidiyor... Ama söylediğine geliyorum kaosun biri biter biri başlar :)
YanıtlaSilSevgili Vulnicure,
YanıtlaSil'' 'Bir sürü güzel film izledim!' değil, 'Daha izlenecek bir sürü önemli film var, ömrüm asla yetmeyecek!' idi kafamdan geçenler. '' Yazdığın bu cümlenin çok büyük bir kıymeti var. Bu kaosun içinde bu farkındalığa sahip olup dile getirmek bence bazı şeylerin daha da iyi olacağının göstergesi...
Yarınlar hep güzellikler getirsin sana...
Sevgilerimle^^
Söylediklerine katılıyorum, yalnız değilsin. Bu yaşadığımız dönem ve dönemin şartlarıyla da alakalı elbette. Dediğin gibi her şey bir modemin tuşuyla alakalıydı. O yüzden aza kanaat devriyle alakamız yok zaten.
YanıtlaSilBu şekilde yetişince hepimiz aynı dertten muzdarip olmuşuz demek. :)
SilBabam ve Oğlum’daki bir sahneyi hatırlattı bana yazın. Adam der ya, “Filmler çıkacak izleyemeyeceğim, kitaplar çıkacak okuyamayacağım” diye. Ne yaparsa yap yetişmen imkansız. Okuyabildiğin kadar kitap okuyup, izleyebildiğin kadar film izleyeceksin ve gerisini düşünmeyeceksin :)
YanıtlaSilTam olarak bu! Gelgelelim bunu bir kafa yapısına çevirmekte çok zorlanıyorum...
Sil