İmece Meydan Okuma 5-8 - vulnicure

4 Ekim 2016 Salı

İmece Meydan Okuma 5-8


Bu sefer üşenmekten değil, internet bağlantısı problemlerimden meydan okumada geride kaldım. 5. gün size ilham veren bir şarkı sözü denmiş, biraz düşündürücüydü ama en sonunda aklıma bu geldi.

"So understand,
Don't waste your time always searching for those wasted years.
Face up... make your stand
And realise you're living in the golden years."

Eklenecek bir şey yok bence. Bu sözler yeterli.

6. gün dünyada değiştirmek istediğimiz beş şeyi söylüyoruz ama çoğumuzun pek umudu kalmamış dünyadan :) Ne yalan söyleyeyim, benim de umudum yok. Yine de bir şeyler yazacağım.

Öncelikle ben toplumları değiştirmek isterdim. "Sen öylesin, şuralısın, şu inançtansın vs." demesin kimse. Başkalaşmayalım, hep beraber olalım isterdim. Hepimizin farklı görünmesi, farklı şeyler sevmesi, hayattan beklentilerinin farklı olması güzel bir şey ama birbirimizi ötekileştirmek güzel değil. Ama bunun çok uçuk bir hayal olduğunun ben de farkındayım. İmkansız denilebilir. Olmasa keşke.

Birincisiyle bağlantılı olarak zihniyetleri değiştirmek isterdim. Herkesin hoşgörü sahibi olmasını, birbirini sevmese dahi saygı duymasını isterdim. İçinde bulunduğumuz dünyada imkansız görünen şeylerden biri bu. Benim için acı olan şey bunun tüm imkansızlığına rağmen aslında çok kolay olması.

Üçüncüsü insanlık olarak mahvetmiş olduğumuz sayısız şeyi geri getirebilmek isterdim. Ormanlar, tarihi eserler, canlılar, aklınıza ne gelirse artık. Dünyaya, canlılara, kendi yaptığımız şeylere çok zarar verdik; farkında olsak dahi umarsızca buna devam ediyoruz, bu kökten değişsin isterim.

Dördüncüsü de yukarıdaki maddeyle direkt bağlantılı olarak İstanbul hakkında :) Bana sorarsanız İstanbul çok güzel bir şehir. Sadece etrafta dolanmaktan bile sonsuz keyif aldığım yerler var şehrimde. Ama ne yazık ki bu güzel şehir üçüncü maddede anlattığım şeylere en çok kurban veren şehirlerden. Çarpık kentleşme, ormanları katlederek rezidanslar dikme, tarihe sahip çıkmama, trafik, korkunç bir hızla artan nüfus... Ne ararsanız var. Olmasın. Değişsin bu. Hiç mi imkanı yok?:(

Son olarak kendime dair bir şeyleri değiştirmek isterdim. Yaşadığım semt, görüntüm gibi. O yüzden onlardan bahsetmeye gerek yok.

Aslında daha değiştirecek ne kadar çok şey var, ama hepsi insan kaynaklı olduğu için insan değişmeli işte.

Jacob Moon
7. günün sorusu ise korkmasak denemek isteyeceğimiz şeyler üzerine. Cevabı çok basit: ekstrem spor kategorisine alınabilecek her şey. Çok ürkek biriyim böyle şeylerde, ekstrem sporları geçtim su sporları, hatta su kaydıraklarına karşı bile tedirginim. Ama biraz gözü pek olsam dalmak, atlamak, tırmanmak, kaymak, sörf yapmak ne kadar çeşit spor varsa denerdim. Çok da eğlenirdim herhalde.

Ve sonunda, bugünün konusu bu hafta başımıza gelen en iyi şey. Aslında haftaya daha yeni başladık ve ben bugün belirli olarak çok güzel bir şey yaşamadım. O yüzden geçen haftadan aklıma geleni söylüyorum: lisenin ilk yılındayken 1 ay kadar yazdığım bir günlüğü buldum. Sonra çöpe attım çünkü bir daha görmek istemedim ama bulduğumda ve okuduğumda epey güldüm. İnsanın kendi düşüncelerinin ne kadar değişebildiğini görmesi insanı çok şaşırtıyor. 

Saat 12'yi geçmiş olmasına rağmen meydan okumanın yarınki gününde görüşürüz diyerek kapatmak istiyorum :)

4 yorum:

  1. Wasted years'a bayılırım :)

    Dağcılık yapmak isterdim kesinlikle. Serin serin oh :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ya :D En keyifli aktivitelerden biri olsa gerek.

      Sil
  2. 6. gün değiştirmek istediklerin konusunda katılıyorum. Biraz uçuk bir hayal olsa da keşke bu tür zihniyetler olmasaydı. Dağcılıkla uğraşan bir Edebiyat öğretmenim var, her gün fotoğraflarını görüyorum. :) Dağcılık güzel ve ferah bir spor kesinlikle. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uçuk ne yazık ki, ama belki bir gün değişir diye umalım yine de :)
      Ne güzel, harika bir hobi edinmiş kendine :)

      Sil

Görüşleriniz benim için çok değerli :)