Ağaç Ev Sohbetleri 162 - vulnicure

29 Eylül 2022 Perşembe

Ağaç Ev Sohbetleri 162


 Epeydir uzaktan takip ettiğim Ağaç Ev Sohbetleri’nin bu haftaki konusu ilgimi çekti, ben de yazmak istedim. Gelecek haftalarda etkinliğe düzenli katılabileceğimi sanmıyorum ama ilgimi çeken konuları buraya taşımaya çalışacağım.

Bu haftanın konusu çok sevgili deeptone’dan. Kendisi sormuş: 

“Kitap okurken kitaba notlar alır mısınız? Satırların altını çizer misiniz? Nasıl çizersiniz? Kitaplarınızı kaplar mısınız? Nasıl kaplarsınız?”


Eskiden kitaplarıma en ufak bir hasar ya da zarar gelmesini istemediğim için çok dikkatli davranırdım. Altını çizmek isteyeceğim satırların başına ve sonuna çok ince tırnak işaretleri koyar, sayfalarına da post-it takardım. Kitapla işim bitince alıntıları bir deftere geçirir, tırnak işaretlerini titizlikle siler ve kitabı yeniymişçesine rafa kaldırırdım. Sonradan defterin yerini dijital ortam almıştı tabii. Yazdığım tek not ise ilk sayfada adım ve kitabın alındığı tarih olurdu.

Üniversiteye geçtiğimde ise işler değişti. Kurgu dışı kitapları eskiye göre çok daha fazla okumaya başlayınca kendimi altını çizmem, işaretlemem ve hatta üstüne not almam gereken pek çok okuma tecrübesinin içinde buldum ve bu döngüyü tekrarlamaya daha fazla zaman ve enerji ayıramadım. Böylece bu dönemde bu huyumu kırdım. Şimdi istediğim gibi çiziyorum, işaretler koyuyorum, bazen çok kullanılmayan sözcüklerin anlamlarını yazıyorum; kısacası bu konuda özgürce davranıyorum. Alıntıları unutmamak için hâlâ dijital ortama aktarıyorum ancak artık teknolojinin nimetlerinden faydalanıyorum, kamerayı yazıların üstüne tutunca tüm yazıları tarayıp kopyalama seçeneği çıkıyor. Üşenirsem de fotoğrafını çekip aynı yere aktarıyorum.

Ancak yine de hâlâ kitap üstüne not almayı pek sevmem. Kitaplarımı sıkça ödünç verdiğim için eğer içinde notlarım varsa kendimi fazlasıyla kişisel bir dünyayı tüm kırılganlığıyla başkalarına açmış hissederim. Bu sebepten her zaman etrafta bir not defteri bulundururum ve not mantığına girecek şeyleri sayfa numarasını da belirterek bir deftere yazarım. Bazen kitap üstüne post-itlerle yazdığım da olur, onları sonradan deftere yapıştırırım. Etrafta defter bulamayınca atladığım telefonumun notları da bu konuda epey dolu doludur, hatta orada defter kağıda kıyasla çok daha taze fikir ve hislerimin olduğunu düşünürüm hep.

Ailemden ya da büyüklerimden bana keşfedilecek kütüphaneler kalmadığı için bir şeyi okuyacaksam genelde kendim satın almam gerekti. Bu sebeple kitap kaplamaya hiç ihtiyacım olmadı ama tabii 10-15 yıl içinde bile kitapların vaziyeti nasıl olur bilemiyorum. Hoş, bunları söylüyorum ama hepsi bahane aslında, çünkü ben ilkokulda annemle kitap kaplama günlerimizden nefret ederdim. O kitapları tek tek kaplamakla uğraşmak beni o kadar sıkardı ki Grup Hepsi, Winx Club ve High School Musical'lı o parlak kapların güzelliği hiç fayda etmezdi. Hazır kapları severdim gerçi, onlardan bulunca hemen alırdım.

17 yorum:

  1. Dijital dünya evet. Bak ben de yaparım bazen sayfaların fotoğrafını çekmeyi..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok işe yarıyor, hem de zaman tasarrufu sağlıyor :)

      Sil
  2. Ben kitap kaplamayı çok severdim ama o kısım benim için okul kitaplarıyla rafa kalktı. Bu tarz roman vs gibi kitaplarımı kaplamak istemem. Bazılarını sırf kapağı için alıyorum. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Buna da katılıyorum, kitapları kapağına göre yargılamak işe yarıyor bazen :D

      Sil
  3. Ben deli gibi çizip not alanlardanım... Eğer kitabımı paylaşırsam bir arkadaşımla, onunla o çizdiklerim üzerinden sohbet etmeyi seviyorum... Bana çok kişisel gelmiyor... Bu konularda hepimiz farklı hissediyoruz galiba:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle öyle, bu sohbet yazısında herkes bambaşka şeyler söyledi zaten. İlkay'ın kendi yazısında belirttiği gibi, her okurun bir yoğurt yiyişi varmış :)

      Sil
  4. ha haaa en sonda iyi sırıttım, winx li kaplar bile seni çekmemiş ha haa :) ders kitapları çizilir tabii yaaa :) oleeey yazman ne güzel olduuuu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Satın alırken çekti de iş kaplamaya gelince ı-ı :D Çok teşekkür ederim.

      Sil
  5. Kesinlikle katılıyorum. Uzun vadede işe yarıyorsa belki okuma eylemi bittikten sonra düşünülebilir diyeceğim ama hiç benlik değil, belli ki senlik de değilmiş :))

    Bloglar bize bu konuda büyük avantaj sağlıyor gerçekten. Ben de bloga taşıyacaksam notumu sadece aklımda kalsın diye tutuyorum, devamını burada getiriyorum. :)

    YanıtlaSil
  6. Kitap kaplama olayı şu durumda faydalı, bir dönem ben sadece metro seyahatleri sırasında kitap okuyabilmiştim. Çantaya gire çıka kitabın kapağı kenarları deforme oluyor. Onu engellemek için geçici olarak bir duvar takviminin tersi koruma işinde oldukça işe yarıyor. Ama kitaplıkta eğreti bir görüntü oluşturuyor bence.
    Diğer sohbet yazılarına da yazmıştım, kitaba not almaya karşı değilim, kurşun kalemle istenildiği kadar not alınabilir. Bu notlu kitap ödünç verilmişse bende birazcık rahatsız olabilirim. Bu düşüncene katılıyorum. Zaten verilen kitap geri de gelmiyo, notları silip vermekte sakınca yok bence :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bundan ben de çok çekiyorum, geçici olarak gerçekten mantıklıymış. Ama aklıma geldi, kap değil de kitap kılıfları işe yarayabilir sanki. Hem her daim çantada durmaya da müsait. Yan sekmeden aratacağım hemen :)

      Verilen kitabın gelmemesi hikayelerini çok duyuyorum, o apayrı bir mesele artık. Ödünç eşyayı vermemek nedir ya? :)

      Sil
  7. Kitaplarına kıyamayanlardan-dım. Sonra çizip karalamaya başladım. Hiç not alma alışkanlığım yok ama olmayacağı anlamına gelmez. bu aralar yapmam dediğim her şeyi yapıyorum ..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazıp çizmeye başlayınca ayrı bir keyfi çıkıyor sanki :)

      Sil
  8. Sayfaların kıvrılmasını bile istemezdim ben. Ama zamanla insan artık pek önemsememeye başlıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onu ben de pek sevmem ama yorumunuzun 2. kısmına katılıyorum. O farkındalığa ulaşınca çok da takmıyoruz :)

      Sil
  9. Bu haftaki konu o kadar güzeldi ki dayanmadım ben de yazdım :-)

    Kitaplarımı çok temiz okurum. Okuduktan sonra bile sanki hiç okunmamış gibi olur. Yazılmış, çizilmiş kitaplar beni rahatsız ediyor :-) Kitaplarımı asla katlamam. Ayraç kullanmıyorum. Aralarına pos-it koyuyorum. Böylece hoşuma giden bir cümle görürsem pos-it ile işaret koyabiliyorum. Dediğin gibi bunlar zevk meselesi ve gerçekten kişiden kişiye çok değişiyor.

    Alıntı defteri üniversitedeyken bende de vardı. Çok güzel bir defterdi ve ben o kadar güzel yazmışım ki. Normalde yazım çok çirkindir. Tabii zamanla buna vakit ayıramamaya başladım, artık sadece bloğuma yazıyorum ve 1000Kitap'ta paylaşıyorum. En azından yedekli olarak güvenceye almış oluyorum.

    O sayfanın üstüne tutup yazıların çıktığı uygulama hangisi? Bazen bir kitaptan çok fazla alıntı yapıyorum. Yazmak zor geliyor. Bu gibi durumlarda dediğin uygulamayı kullanabilirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de eskiden tam senin anlattığın gibiydim işte :) Katlamayı hala hiç sevmem gerçi.

      Ben iPhone kullanıyorum, telefonun kamerasını yazı üstüne tuttuğumda yazıyı tarayıp kopyalayabiliyorum. Diğer telefonlarda da yapılabiliyordur muhtemelen. Bu özelliği keşfetmeden önce de Leio diye bir uygulama üzerinden yapıyordum ancak ben o uygulamanın Pro versiyonunu kullanıyorum ve sanırım Pro üyelere özeldi bu özelliği. Alıntı defterlerinin yerini tutmuyorlar tabii ki ama çook büyük kolaylık sağlıyorlar :) Bence de dijital ortam yedekleme şansı veriyor, büyük bir nimet.

      Sil

Görüşleriniz benim için çok değerli :)