Avatar'ı Hatırlamıyor Muyuz? - vulnicure

2 Ekim 2022 Pazar

Avatar'ı Hatırlamıyor Muyuz?

1994 yılında James Cameron, çocukluğunda okuduğu bilim kurgu ve macera kitaplarından ilham alarak yazdığı bir tretman hazırladı ancak teknolojinin kafasındaki vizyonu destekleyecek kadar gelişmemiş olmasından bu fikri hemen yapım aşamasına geçiremedi. Aradan yıllar geçti, sinema teknolojisinde özellikle görsel efektler konusunda büyük gelişmeler oldu. Takvimler Aralık 2009'u gösterdiğinde sonunda Cameron'ın zihnindekileri beyaz perdeye aktarabildiği Avatar adlı bir film vizyona girdi.

Film dünyayı kasıp kavurdu ve gelmiş geçmiş en yüksek hasılatlı film olarak tarihe geçti. Vizyon tarihinden tam 10 sene sonra Avengers: Endgame bu başarısını elinden alsa da pandeminin ilk zamanlarında dünyanın genelinde sinema salonları kapalıyken Avatar Çin'de tekrardan vizyona girdi ve 2 yıl aradan sonra tahtını geri aldı. Film 9 dalda Oscar'a aday oldu, üçünü kaptı. 7'den 77'ye herkesi 3D sinema teknolojisiyle tanıştırıp büyüledi, görsel efektlerde çığır açtı. Ancak tüm bu başarılara rağmen hem eleştirmenler hem de genel izleyici kitlesi Avatar'ın 3D sinemayı yaygınlaştırmak dışında popüler kültürde etkisinin olup olmadığı konusunda yıllardır tartışıyor. 

2009 yılında ben 9 yaşındaydım. Sınıfta Avatar'ın konuşulduğunu hayal meyal hatırlasam da o dönemlerde filmi izlemedim. İlk kez izleme fırsatım vizyon tarihinden 1-2 yıl sonra alt komşumun filmin DVD'sini alıp beni izlemeye çağırmasıyla oldu. Sonra aradan 2-3 yıl geçti, bizim eve üç boyutlu film izleme özelliği olan bir televizyon alındı. Sıra bu özelliği test etmeye gelince herkesin ilk tercihi Avatar oldu tabii, bir kez de bu şekilde izledim. Aradan yine yıllar geçti; Avatar'ın 13 yıl sonra gelen devam filmi vizyona girmek üzereyken ilk film, görüntü ve sesi yeniden geliştirilerek 4K olarak tekrardan beyaz perdelere geldi. Ben de bu vesileyle bir kez de IMAX 3D teknolojisiyle filmi izleme şansı buldum.

Son izleyişimde filmin açılış sahneleri ekrandayken aklımda tek bir soru vardı: "Başroldeki bu adam insandı sahiden, niye mavi oluyordu ki?" Filmin oyuncularını, karakterlerini, hikâyesini ve hatta konusunu unutmayı bile bir yere kadar anlayabildim ancak izlemekte olduğum yapıma adını vermiş en önemli noktayı bile hatırlayamamak kesinlikle bambaşka bir seviyeydi. Başrol oyuncusu Sam Worthington'ın filmdeki varlığını bile o kadar unutmuştum ki kendisini hayatımda ilk kez izliyor gibiydim, sanki karşımda yeni bir oyuncu vardı. Hafızamı zorladığımda filme dair hatırladıklarım havada uçulan sahnelerden güzel kareler ve dünya dışı mavi yaratıklardan ibaretti.

2019 yılında çekilen bu videonun da esprili bir dille gösterdiği üzere Avatar'ı hatırlayamayan tek kişi ben değilim. Serinin internet üzerinde mirasını aktaracak güçlü ve sadık bir hayran kitlesi yok. Ne oyuncak mağazalarında ne de çocukların ellerinde Avatar markasına ait ürünler olmuyor, güncel sinema-televizyon yapımlarında ya kitaplarında Avatar referansları yapılmıyor, hatta arkadaş ortamlarında bile filmden bir sahne ya da repliğe göndermeler yapılmıyor. Avatar konuşuluyorsa ya gişesi, ya 3D sinemayı popülerleştirmesi ya da kimsenin bu filmi konuşmaması hakkında konuşuluyor.

Peki ya gişe rakamları her zaman kültürel etkiyi göstermez mi? Bir kesimin sinemalarda en çok izlenen filmlerden birini hatırlayamaması onun kültürel değerini azaltır mı? Gerçekten de Avatar'ın kültürel etkisi yoksa veya yok denecek kadar azsa bunun sebepleri neler? Sinema salonundan çıktığım andan beri düşündüğüm bu sorulara bu yazıda kendimce bir cevap bulmaya çalışacağım.


Belki 2011 yılında Avatar'ın bir devam filminin vizyona gireceğini öğrenseydik şu an bu konuları konuşuyor bile olmazdık ancak serinin verdiği 13 yıllık arada popüler sinema çok değişti. Marvel Sinematik Evreni popüler vizyon filmlerinin akışına yön vermeye başladı ve Avatar'ın verdiği uzun ara bu yeni akışa uyum sağlayamadı. Marvel filmlerinin Avatar'a attığı bir diğer kazık ise bir zamanlar ekranda gördükleri karşısında büyülenmiş ve her filmi bu formda görmek istemiş izleyicileri 3D sinema teknolojisinden bıktırıp soğutması oldu. 3D filmlerin başını çeken Avatar'ı çıktığı dönemde özel kılmış bu özelliğin seyirci nezdinde bir çekiciliği kalmadı.

Avatar'ın bir diğer sorunu ise izleyicisine sunduğu müthiş görsel şölenin hikâyesinin fazlasıyla önüne geçmesiydi. İzleyenler sırf o görsel ya da sinematik tecrübeyi deneyimlemek için izliyordu, filmin tahmin edilebilir ve zayıf hikâyesi de bu konuda pek yardımcı olmuyordu. Serinin bu konuda en büyük sıkıntısı ise büyük kitlelere oynamasına rağmen insanlara üstüne düşünecekleri, teoriler üretecekleri, devamını talep edecekleri ilginç olay örgüleriyle senaryosunu güçlendirememesiydi. Ayrıca USA Today'den Patrick Ryan'ın konu hakkındaki yazısında belirttiği gibi film, seyircilerin bağ kurabileceği Han Solo gibi karizmatik bir aksiyon figürünü de içinde bulundurmuyordu. 2010'ların sonlarında insanların azınlık hakları konusunda bilinçlendiği bir dünyada filmin beyaz kurtarıcı kompleksine örnek tasviri de filmin mirasına uzun vadede pek olumlu katkıda bulunamadı tabii.

Yine de tamamen olumsuz yaklaşmak istemiyorum. Görsel anlamda böylesine detaylı bir yapımı IMAX'te izlemek beni büyüledi çünkü son dönemlerin popüler filmleri görsel efektlere fazlasıyla dayansa da bu filmde olduğu gibi ince işçilikleri artık göremiyoruz. Filmin sonunda yayınlanan Way of Water ön izlemesi beni neredeyse aralığa gün sayacak şekilde heyecanlandırdı. Umutsuz değilim, bu seneden itibaren 2 yılda bir çıkacak devam filmleri seriye en az maddiyat kadar önemli o "kültürel etki" değerini de getirip durumları değiştirebilir. Pandemi sonrasında izleyiciye "sinema tecrübesi"ni hatırlatan Top Gun: Maverick'in son dönemdeki başarısını düşününce bu seri de benzer bir Rönesans sürecinden geçebilir. Ama her şeyden önce kilit nokta olan seyirci-film bağını başarıyla kurması gerekiyor. Zamanın testini hep birlikte göreceğiz.

Filmin tekrar vizyona girip hem kendini hatırlatmasını hem de yepyeni bir nesille tanışmasını çok doğru bir hamle olarak görüyorum. Ancak sadece 1 hafta daha vizyonda kalacağı için izlemek isteyenler lokal sinema salonlarının bilet sitelerini biraz kurcalayabilirler. Hoş, güncel Türkiye şartlarında 100 TL'ye IMAX fiyatı olduğu sürece çoğunluğun bu fırsattan faydalanma şansının olmadığı çok açık ama ben formaliteden de olsa duyurusunu yapmış olayım.

17 yorum:

  1. Hiç hatırlamaz olur muyuz:) Üç D izlemiştik hem de... Yenisini beklemekteyiz:) Ayrıca internete bir film sitesinde yorumlar yazarak başlayıp oradan blog dünyasına transfer olmuş biri olarak yazını, detaylandırmanı ve katılmadığım eleştirlerin olsa da -ki bunda aramızdaki kuşak farkına bakınca çok haklısın- muhteşem bulduğumu, çok keyifle okuduğumu da yine söylemeden geçemeyeceğim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Döneminde izleyenler olarak ayrı bir şanslısınız, büyüleyici bir tecrübe olduğuna eminim. Çok teşekkür ederim, bu yorumu okuyunca çok mutlu oldum. Anlaşmazlıklar, fikirlerin ayrıldığı noktalar elbette olacak. Birbirimizi dinleyip farklı perspektifleri görmek daha güzel :)

      Sil
  2. imax de izlemek gerçekten iyi olmalı bu filmi. 100 lira mıydı ooooo :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben halk gününde gittim, 75 falandı galiba. Normal günlerde 100+ maalesef.

      Sil
  3. Şu an aydınlandım ay devamımı çıkcak ya diye. :D Dur kocamla gidip izleyelim biz zaten sinemada izlememiştik bu filmi sanki, ya da kocam izlemişti de ben mi izlememiştim aman neyse, gidiyoruz. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oh süper! :) Büyük keyif alarak izlersiniz umarım, ikincisine de çok az kaldı hem iyi bir tekrar olur :)

      Sil
  4. Sevgili Buraneros yukarıda benim aklıma gelmeyen bir kuşak farkı tespiti yaptı, senin de benim gibi olman bu tespite iyi bir örnek oldu :) Senin bahsettiğin ve kesinlikle katıldığım kıvılcım eksikliği o dönemin çocuklarına etki etmiş belli ki. Bakalım ikinci film nasıl olacak? :)

    Çok teşekkür ederim, bu düşüncelerin senden geliyor olması inan ki beni çok mutlu ediyor. :))

    YanıtlaSil
  5. Bu film ile ilgili en ilginç detay bana göre; yakışıklı erkek ve güzel kadınları oyuncu olarak seçilip sonrada böyle karakterler çıkarılmasıydı :) Madem bilgisayar ortamında karakterler üzerinde böyle bir değişiklik yapılacak o zaman güzel ve yakışıklı oyuncuya ne gerek var :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah hiç böyle düşünmemiştim, güldüm :)))

      Sil
  6. Ben bu filmi sinemada izlemiştim en yakın arkadaşımla. Filmi sevmiştik ama 3D hissini çok alamamıştım. Sadece birkaç sahnede etkilenmiştim. tabii ben gözlüğümün üstüne 3D gözlüğü taktığım için böyle hissetmiş olabilirim.

    Bence filmin devamı için çok geç kaldılar. En basitinden filmin başrolü Sam Worthington Avatar'dan sonra çok popüler olmuş ve Terminatör'ün devam filmlerinden biri olmak üzere birçok filmde başrol oynamıştı. Aradan geçen zamanda adam popülerliğini kaybetti. Şimdi Z kuşağından kimse kendisini tanımıyor. Film çok kötü batacakmış gibi bir his var içimde ama yönetmenden ötürü emin olamıyorum. Titanic ve Avatar gibi iki gişe canavarı filmi çeken adamın bir bildiği vardır bence :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de çok geç kalındı, araya pandemi girince iyice uzadı bu süre zaten. Bir Z kuşağı üyesi olarak tespitine katılıyorum. Neyse ki Zoe Saldana özellikle Marvel filmleriyle popüler kültürde tanınırlığına tanınırlık kattı geçen yıllar arasında. Bence bu film batmaz, yine bir sürü insan gidecektir. Dediğin gibi James Cameron tam bir gişe canavarı :)

      Sil
  7. Avatar' ı hatırlıyorum ama yazıda eklenmiş olan videoya baktığımda sorulan sorularda film karakterlerinin isimlerini hatırlamadığımı farkettim. Görselliğin içinde kendimi kaybetmiştim. Ruhlar ağacı (eywa) ve bir de "I see you" cümlesi içime işlemişti. Belki yeniden izlenmesi gerek şimdiki neslin ilgisini çekeceğini düşünüyorum. Bu arada yazı bir harikaydı.. Teşekkürler.. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evrensel bir sorun sanırım bu, o video da esprili bir şekilde gösteriyor :)) Eywa son izleyişimde benim de zihnimde büyük yer edindi.

      Asıl ben teşekkür ederim, çok sevindim bu yorumu okuduğumda :))

      Sil
  8. Tespitin çok doğru. Filmin konusu için değil görseli nedeniyle izleniyor bence de.

    YanıtlaSil
  9. Şahane bir yazı, emeklerine sağlık. Bir tespitin var ki o gruba benzer bir şekilde ben de dahilim. İlk izlemenin üzerinden yıllar geçtikten sonraki ikinci izlememde filmin başlarındaki canlı çekilen bölümleri görünce şaşırmıştım. Aklımdan çıkmış çünkü :)) Anime kısmı canlı kalmış. Yeni filmin de fragmanını izlememiştim bir koşu 4k olarak onu da izledim şimdi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Demek bu konuda da yalnız değilim, ben bir an önce o sahneler geçsin istedim tekrar izlerken :)) Fragmanı da güzel filmin, bakalım nasıl bir şey çıkacak :)

      Sil

Görüşleriniz benim için çok değerli :)