10 Yıllık Bekleyişin Ardından - vulnicure

11 Ağustos 2022 Perşembe

10 Yıllık Bekleyişin Ardından

Hikâyemiz 2012 yılında başlıyor. 

Dershane ödevlerini kontrole kadar yetiştirebilmek ve Miley Cyrus'ın doğum gününde Twitter'ın Trend Topic listesine girebilmesini sağlamak hayattaki en büyük dertlerim. Ama ergenliğe giriş sancılarını sonuna dek yaşıyorum. Eksik bir şeyler var, ne bilmiyorum. Bu eksiklikte kendimi yalnız ve dolayısıyla özel hissediyorum, tabii sonradan öğreniyorum durumun hiç de öyle olmadığını.

O zamanlar 20'lerinin sonlarında olan dayım benim için bir idolden farksız. Büyüyünce onun gibi olacağım, diyorum hep. Ne dinlese, izlese, okusa hemen not ediyorum; ondan gelen önerilere vahiy inmiş gibi yaklaşıyorum. Bir gün dayım bana eski dizüstü bilgisayarını veriyor. iTunes ve Last.fm'i kapatmayı unutmuş, ne dinlese aşağıda bildirimlerden görüyorum. Bir isim ilgimi çekiyor, Arctic Monkeys. Maymunlar mı, ne alaka? Arctic neymiş, kutup mu? Nasıl yani? Youtube'a koşuyorum. Söylenilen hiçbir şeyi anlamadığım, çok hızlı ve enerjik şarkılar. Benim dinlediklerime kesinlikle benzemiyor, ama ilgimi fazlasıyla çekiyor. O gün bu maymunları kafama yazıyorum.

2013'e geliyoruz. Şimdilerde tedavülden kalkmış bir liseye geçiş sınavına hazırlanıyorum, gerginim. Artık büyümüşüm, ne okulda ne de evde kimse beni anlamıyor. Ama internette diğer insanlar beni anlıyor, dışarıda deneyimlediğimiz yalnızlık hissi bizi birleştiriyor, şimdi bile süren arkadaşlıkların temellerini atıyorum orada. Tumblr hayat kaynağım; ama gariptir ki depresyonun, yeme bozukluklarının ve akla gelebilecek her türlü ruhsal bozukluğun romantize edildiği bu yer beni bir yandan dibe çekiyor. Milyonlarca kullanıcı hepimiz diğer insanlardan farklı olduğumuza inansak da ironik bir şekilde birbirimizin karbon kopyasıyız. Şimdi bile hatırlanan, güldüğümüz "tumblr girl" estetiği orada oluşuyor.

Bu geçiş evresinde özellikle genç kızların muzdarip olduğu ciddiye alınmama, zevkleriyle dalga geçilme durumu ve onaylanıp kabul görme arzusu birleşiyor; Disney Channel onaylı müzikleri rafa kaldırma kararı alıyorum. Kendimi sözde ciddi müziklerle sınırlıyorum. Dayımın dinlediklerinden not aldıklarımı "best rock music" araştırmaları ile birleştiriyorum, bir deftere "dinlenecekler listesi" hazırlıyorum, elbette başı Arctic Monkeys çekiyor. Tam da grup yeni albümleri AM'e geçiş dönemindeyken. 


Grup yeni bir şarkı yayınlıyor, Tumblr'ı yıkıyor. Visualiser'daki ses dalgalarının giflerine denk gelmeden 10 post ilerlemek mümkün değil. Eski albümleri dinleyip duruyorum, bir yerden sonra bunlar bana yetmiyor, grubun çağdaşı bir diğer 2000'ler indie rock gruplarına sarıyorum. Ama Monkeys bir başka, her şeyin başlangıcı gibi.

Tam bu zamanlarda, herkesin Türkiye konserlerini iptal ettiği bir dönemde, grubun Rock'N Coke 2013'te sahne alacağı açıklanıyor. Tabii ki etkinlik 18 yaş üstü. 18 yaş altına bilet varsa bile girişler veli ile birlikte, ben de annemi kolundan tutup buraya sürükleyemiyorum. Olsun, diyorum, ben biraz daha büyüyünce 2013'te kaçırdığım herkesi izleyeceğim ve tüm Rock'N Coke'lara gideceğim. 

Gidemiyorum. Türkiye bir daha asla o dönemde olduğu gibi olmuyor. Festivaller tek tek bitiyor, bir şekilde yapılanlar da eskisi gibi olmuyor. Dev isimler Türkiye'ye bir daha uğramıyor. Eğlence kültürü değişiyor, konser anlayışı bir alışveriş merkezinin havasız berbat sahnesiyle eşleşiyor. Tek tipleşen ve dışlayan bir ahlak anlayışı ülkenin atmosferini sinsice zehirliyor, "kızlı erkekli" sözü bugün bile dillerden düşmüyor. Mutluluk, eğlence emareleri yavaş yavaş bu toprakları terk edip yerini gerginliğe, mutsuzluğa bırakıyor.

Yine de müziğe dört elle sarılıyorum. Her zaman dinleyici tarafında kalmayı tercih etsem de bunu ciddiye alıyorum. Herkesi, her şeyi dinleyip anlamaya, fikir edinmeye çalışıyorum. Bana iyi etki eden dostluklar kuruyorum, ön yargılarımdan kurtulmaya başlıyorum. Bu elbette müziğe de yansıyor, "Rock tek iyi müzik türüdür." tabumu yıkıyorum, dinlediklerimden çok daha keyif alıyorum. Hayatımın her bir dönemini, her bir geçiş evresini, yer etmiş her insanını arka fonda çalanlarla eşleştiriyorum.

Bu arka fonda Arctic Monkeys bir şekilde her daim kendine yer ediniyor. Her yeni küçük lise aşkı maceramda bir "There's this tune I found that makes me think of you when I play it on repeat until I fall asleep", sonrasında "But that place on Memory Lane you like still looks the same, but somethin' about it's changed" evresi yaşıyorum. İngilizce öğrenmeye devam ettikçe sözleri daha iyi anlıyorum, son ses çalan kulaklığımdan şarkılara eşlik ediyorum. Bazen gruptan soğuyorum, eski zamanlarına dönsünler istiyorum, sonra Tranquility Base Hotel & Casino'yu duyup gruba dönüyorum. 10 yıllık bir süreç esnasında arada aksamalar olsa da bir şekilde kendimi hep orada buluyorum.

Herkesin hayatında genele bakınca pek de önem arz etmeyen, sadece o kişi için anlamı olan ve bir şekilde o insana etki etmiş bazı ufak dönüm noktaları vardır. Arctic Monkeys ile tanışmak da benim için bu ufak dönüm noktalarından biriydi ve dün akşam bu serüven, 2013'te yitip gittiğini düşündüğüm her şeyin tutuşmayı sabırla bekleyen ufak bir kıvılcım şeklinde de olsa hâlâ Türkiye topraklarında olduğunu gösteren unutulmaz bir konserle taçlandı.

Devamı yarın.

17 yorum:

  1. Gülümseyerek okudum. Çünkü kendimle de gurur duydum. Blogunu ilk ziyaretimde bu bloggerda iş var demiştim ve çok keyifle okumuştum. Üstelik hiçbir yazında konuya hakimiyetinin yanı sıra, üslubunun zenginliği ve okuru sürükleyen etkisi düşmedi. Yazmayı sevdiğin kesin. Ama hangi alanda olursa olsun müthiş bir kariyerin seni beklediği de kesin. O gün geldiğinde Buraneros demişti dersin.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de bu yorumu kocaman gülücüklerle okudum desem :) Bana her zaman verdiğiniz destek, güzel sözleriniz ve elbette kendi yazılarınızın verdiği müthiş ilham benim için çok çok değerli. O gün olur da gelirse kesinlikle diyeceğime emin olabilirsiniz :)

      Sil
  2. ah arctic monkeys süper süper :) ayyy last fm yaa neydi beee :) şeyler vardı bir de, last shadow puppets, white stripes, oasis :) bu gruplar genelde eskilerden the beatles havasındalar :) konser ne kadarmış?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Puppets'ı severiim çok :) White Stripes vardı eveet, onları uzun zamandır hiç dinlemedim.

      Konser birkaç kategoride çıktı, sahne önü için 400'le başlayıp 750 ile kapattılar :( Ama oturmalı kısımda biletler 200-300 civarındaydı diye hatırlıyorum.

      Sil
  3. Evet, ben de aynısını sıkça düşünüyorum seni okurken. Bazen bir sürü insan hep kolektif tecrübeler yaşamışız gibi hissediyorum hatta, internet çağının bir etkisi olsa gerek :)

    Son albümleri ekstra nostaljik, dinlemediysen öneririm :)

    YanıtlaSil
  4. Nasıl bir yüzyıla denk geldiniz:) Tabi bizde yaşıyoruz bu devri ama en azından gençlik dönemimiz, teknoloji yoksunu olsak da daha keyifliydi:) Bu yazıyı okurken aklıma sürekli oğlum geldi, bakalım onu nasıl bir gelecek bekliyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pek çok olumlu yanı olsa da evet, nasıl bir yüzyıla denk geldik :) Umarım hepimiz için daha aydınlık bir gelecek bir yerlerde bizi bekliyordur.

      Sil
  5. Çok özür dilerim, yazının ciddiyetini bozuyor gibi olmasın ama Arctic Monkeys üyelerinin bakkaldan yediği ayar geldi aklıma:) Çok acayip bir ülke burası. Sadece kötü anlamda demiyorum, her şeyiyle acayip:) Şaka bir yana, 10 yıllık bekleyişi ne güzel anlatan bir yazı bu. Yaşla birlikte ilerleyen, değişen duygular, değişen ortam, her şeye rağmen yeşeren umut... Bayıldım!
    Ve bu sene ne kadar güzel konserler oldu değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç özür dilemeyin, bu yazıyı paylaştıktan 1 ya da 2 saat sonra aynı durumu ben de yaşadım :D Hiç akla gelmeyecek absürtlükte bir olay olduğu için insan istemsizce gülüyor :) Sahiden acayip bir milletiz.

      Çok teşekkür ediyorum güzel yorumunuz için, beğenmenize çook sevindim. Bu senenin konser takvimi inanılmazdı gerçekten, son yılların en iyisiydi! :)

      Sil
  6. :) O kadar okurken kendi deneyimlerimle bir tuttuğum bir yazı oldu ki... Devamını hevesle bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle olmasına çok sevindim, insanlarla benzer tecrübelerden geçtiğini görmek insana iyi hissettiriyor :)

      Sil
  7. Paylaştığın şarkıyı dinlerken iş var bu grupta dedim :) Biz the final countdown, livin on a prayer, falco jeanny gibi şarkılarla büyüdük. Müzik zevkini keşfetme yolculuğun beni de geçmişe götürdü. :) Europe'un konserine gitmeyi dilerdim mesela...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her neslin kendi şarkıları var böyle gerçekten de, çok hoş bir durum :)

      Sil
  8. Miley Cyrus'ın doğum gününde Twitter'ın Trend Topic listesine sokmaya çalışmana çok güldüm. Ben de Facebook'ta Alacakaranlık'ın gruplarına üyeydim. İnternette bulduğum fotoğrafları bu gruplara yüklüyordum. Sonra saatlerce sohbet ediyorduk :-) Benim de o günlerden kalma internet arkadaşlıklarım var. Onların yeri başka geliyor.

    İstanbul'da yaşamadığım için hiç Rock'N Coke'a gitmedim ama nasıl güzel olduklarını hatırlıyorum. O zamanlar her sene olacakmış gibi gelirdi. Böyle güzel bir etkinliği kaldırabileceklerini hiç düşünmemiştik.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah o gruplarda yaşanan Alacakaranlık ve Harry Potter hayran kavgaları :D İnternet o zamanlarda daha tekinsizdi ama yine de güvenilir insanları bulma konusunda daha mı iyiydi acaba, pek çok insan o dönem tanıştığı kişilerle bağını kopartmamış.

      Evet, bana da hep devam edecek bir etkinlikmiş gibi geliyordu o dönemlerde. Her güzel şeyin sonu oluyormuş meğer.

      Sil
  9. Grubu bilmiyorum ama basında geldiklerinde bir olay olduğunu okumuştum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, burada bir bakkalı epey kızdırmışlar :)

      Sil

Görüşleriniz benim için çok değerli :)