Meydan Okuma 13. Gün - vulnicure

24 Nisan 2016 Pazar

Meydan Okuma 13. Gün

Favori şiiriniz ya da sizin için anlamı olan bir şiir var mı?

Olmaz mı? Ama iki taneler ve ben aralarında en çok hangisini sevdiğimi seçemedim.

yalnızlığı denemek

gecenin ortasında ne işin var
yıldızlara dokunma yanarsın
bak birazdan ay da batacak
karanlık bulaşmasın ellerine
tersin döner yolunu bulamazsın

içi dışı uzay tozu yansımalar
sahi mi yalan mı anlayamazsın
bir rüya gemisi iskele sancak
dokunup geçiyor hayallerine
ağlayasın gelir ağlayamazsın

sevmek insanın yüreği kadar
küçükse büyüğünü taşıyamazsın
yalnızlığı da dene oldu olacak
nasıl yankılanır derinden derine
iyi midir kötü müdür çıkaramazsın

insanı ancak kendisi tamamlar
içinde başka dışında başkasın
eksiğin fazlana elbet bulaşacak
öbürü sığacak bunun derisine
yoksa sabaha sağ çıkamazsın

- Attilâ İlhan


Babacığım

yapma, yapma.
artık o siyah ayakkabı yok,
içinde bir ayakmışım gibi yaşadığım,
30 yıl boyunca, sefil ve beyaz
nadiren nefes almaya ya da hapşurmaya cesaret edebildiğim.

babacığım, seni öldürmek zorundaydım,
ben buna zaman bulamadan sen öldün-
ağır mermerden, koca bir çanta dolusu tanrı-
gri bir tırnağı olan iğrenç bir heykelsin
san fransisco fok balığı gibi devasa

ve o tuhaf atlantik sularındaki başın
fasulye yeşili dökerdi
güzelim nauset açıklarına.
tanrıya dua ederdim iyileştirsin diye,
seni, ah..

alman diliyle,
savaş, savaş, savaş
silindirlerinin yerle bir ettiği 
bir polonya şehrinde
bu şehrin adını herkes bilir
polonyalı arkadaşım öyle diyor

bir iki düzine kadar varmış.
bu yüzden nereye ayak bastın, nereye kök saldın
hiç bilemem
seninle hiç konuşamadım ki
damağıma yapışıp kaldı dilim

dikenli tellere takılıp kaldı
ich, ich, ich.
çok zor konuşabiliyordum
her alman'ı sen sanırdım
hele o korkunç dilin

bir lokomotif,
beni bir yahudiymişim gibi alıp çuf çuf götüren bir lokomotif,
dachau'ya, auschwitz'e, belsen'e...
yahudiymişim gibi düşünmeye başladım,
sanırım pekala bir yahudi de olabilirim.

tyrol'ün karları
viyana'nın berrak birası
hiç öyle saf ve ya dürüst değildir.
çingene atalarım, tuhaf kaderim
ve tarot kartlarımla, tarot kartlarımla
belki biraz yahudi olabilirim.

her zaman senden korktum
hava kuvvetlerinden, lafı ağzında gevelemenden
o düzgün bıyığından
ve o aryan gözlerinin parlak mavisinden
seni tankçı, tankçı...

tanrı değil, bir gamalı haçsın sen
hiç gökyüzüne geçit vermeyecek kadar karasın
her kadın bir faşiste aşık olur
yüzüne inen tekmeyle, kaba,
senin gibi kaba birinin kaba kalbine.

kara tahtanın önünde duruyorsun, babacığım
bendeki fotoğrafında
ayakların yerine çenen ikiye ayrılmış
ama bu yüzden daha az şeytan sayılmazsın, hayır.
az mı şeytansın sen siyah adam,

küçük kırmızı kalbimi ısırıp ikiye ayıran?!
seni gömdüklerinde ben on yaşındaydım
yirmi yaşımdaysa ölmeyi denedim
ve sana dönmeyi, dönmeyi.
kemiklerim bile bunu yapar sandım.

ama beni kefenimden çıkardılar,
tutkalla geri yapıştırdılar parçalarımı
ve o zaman ne yapmam gerektiğini öğrendim,
bir modelini yarattım senin,
karalar giymiş bir adam, meinkampf bakışlı

eziyet etmeye ve uçkuruna düşkün
ve sonra evet dedim ki: evet, evet.
babacığım, işte böyle, sonunda bitirdim.
kara telefon kökünden kesildi,
soluncansı sesler artık iletilemez.

bir adam öldürdüm, ikincisini de;
sen olduğunu söyleyip
bir yıl, doğrusunu istersen yedi yıl,
boyunca kanımı emen vampiri de.
babacığım şimdi geri yatabilirsin.

tombul siyah kalbine saplanmış bir kazıkla.
köylüler bile hiç hoşlanmadılar senden
şimdi üzerinde dans edip tepiniyorlar.
sen olduğunu hep biliyorlardı.
babacığım, babacığım, seni piç kurusu,
seninle işim bitti!

- Sylvia Plath

Sürekli olarak şiir okuyan bir insan değilim ama şiirleri severim. Özellikle yazıldıkları dilde incelenmeleri gerekir, bir de her şiirde anlatılan kolay kolay anlaşılamaz ne yazık ki. Bu yüzden şiirleri tekrar tekrar okuyarak farklı anlamlar çıkarmaya, şairin ruh halini tahlil etmeye bayılıyorum. Ama en sevdiğim şeyse bir şiirde kendi hislerime tercüman olmuş dizeleri okumak olmuştur her zaman için. Bu iki şiir de epeydir en sevdiklerim, en anlamlı bulduklarım. Ancak Sylvia Plath'in küçük yaşta kaybettiği babasına karşı tüm hislerini dökmüş olduğu Babacığım'a karşı ayrı bir zaafım var. Yukarıda kendi sesiyle okumuş olduğu bir videosunu paylaştım, mutlaka dinlemenizi tavsiye ederim.

*Bir not olarak düşmem gerekir ki Babacığım şiirinin çevirisi Ekşi Sözlük yazarı sister blister'a ait.

2 yorum:

  1. Sylvia Plath seviyorsan Anne Sexton'a da bakmalısın :) Kendi sesinden şiirini seslendiriyor:

    https://www.youtube.com/watch?v=UM6nWRXCQD8

    Keşke böyle dehalar intihara yönelmese.. :/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hep okuyacak oluyordum şiirlerini veya kendisi hakkında bir şeyleri ama kısmet olmamıştı. Ne güzel okumuş, şiir de çok güzel. Hem de Sylvia'ya ithafen yazmış.

      Keşke...

      Sil

Görüşleriniz benim için çok değerli :)