Oscar Ödülleri, Tokatlar ve Hakkı Yenenler - vulnicure

28 Mart 2022 Pazartesi

Oscar Ödülleri, Tokatlar ve Hakkı Yenenler

Böyle başlayan gece pek böyle bitmedi :)

Aman aman, nasıl bir geceydi bu! 2017'de düzenlenen törendeki malum La La Land-Moonlight olayına sebebiyet verenler bu gece huzurlu bir uyku çeksin, artık Oscar denince akla gelen ilk rezillik bu olay olmayacak.

Önce ödülü alacağını tahmin ettiğim ve almalarını tüm kalbimle istediğim isimlerle başlayalım. Yardımcı Oyuncu kategorilerinde Ariana DeBose ve Troy Kotsur hem eleştirmenlerin hem de seyircilerin favorisiydi, beklenen oldu. Her ikisini de canıgönülden tebrik ediyorum. Ariana beyaz olmayan queer bir kadın oyuncu olarak, Troy ise işitme engelli bir erkek oyuncu olarak ödülleriyle tarihe geçtiler. Her ikisinin de teşekkür konuşmaları duygu doluydu, izlemeyenler mutlaka izlemeli. Gecenin en huzurlu ve mutlu sahneleri de bunlardı zaten, keşke sadece bu isimleri konuşsaydık.

Kadın Oyuncu kategorisinde Kristen Stewart ve Jessica Chastain arasında kaldığımı ama illa bir isim gerekirse Kristen'ı düşündüğümü söylemiştim. Hangisi kazansa beni üzmeyecekti, Jessica'yı tebrik ediyorum.

Uluslararası Film de hiçbirimizi şaşırtmayarak Drive My Car'ın oldu. The Worst Person in the World'ün ödülü almasına gönlüm kaymıyor değildi ama Drive My Car En İyi Film'de bile yarışan çok iddialı bir adayken şansı yok denecek kadar azdı.

Kostüm ve Saç-Makyaj kategorileri sırayla Cruella ve The Eyes of Tammy Faye'in ekiplerine gitti. Görsel Efekt-Ses'i de Dune aldı. Bu ödüller alınmasa kendilerine büyük ayıp olurdu zaten, çok iyi oldu. Yönetmen kategorisi de haklı olarak Jane Campion'a gitti.


Alacağını tahmin ettiğim ama pek gönlümden geçmeyen ilk aday ise Özgün Senaryo'da Belfast'tı, nitekim tam da beklediğim gibi oldu. Belfast gerçekten iyi ve içimizi ısıtan bir filmdi ancak senaryosu kategoride yarışan The Worst Person in the World gibi bir filmin yanında çok yetersizdi.

Animasyon'da hep Flee ve Encanto arasındaydım ama Flee Belgesel'de de aday olduğu için Encanto'nun kazanma şansını daha yüksek görüyordum. Kazanan isim Encanto oldu. Encanto belki içlerinde en başarılı animasyondur ancak bu yılın en iyi animasyonu kesinlikle değildi. The Mitchells vs. the Machines gibi bir film dururken Encanto'nun ödüllendirilmesi çok yanlıştı ama böyle olacağı da belliydi, ne diyeyim.

Özgün Şarkı'da Billie Eilish'in şarkısını çok seviyor ve hatta gencecik yaşında şu ödülü de almasını içten içe istiyordum ama Van Morrison'ın şarkısı bir başkaydı, gönlümden geçen hep oydu. Yine de Billie ve Finneas'ı tebrik ediyorum, kazanmaları beni hiç üzmedi.

Son olarak Erkek Oyuncu'da Will Smith... Yaşanan olayı aşağıda konuşacağım ama olay zaten kendisinin ilk Oscar heykelciğini eve götürüşünü tamamen gölgeledi. Benim burada kazanacağından emin olduğum isim kendisiydi ama gönlümden hep Andrew Garfield geçmişti. Kısmet değilmiş.


Sırada acaba alır mı ki diye düşünüp önceliğimde olmasa da yedeklere attığım tahminlerim var. Film Kurgusu ve Prodüksiyon Tasarımı kategorilerinin her ikisinde kendi istek ve tahminlerimi yazıp sonlarına Dune bana sürpriz yapabilir demişim, nitekim öyle de oldu. Dune her iki kategoride de başarılı ve güçlü adaylardandı ancak bence en çok hak eden değildi. West Side Story'nin prodüksiyonu müthişti, Film Kurgusu'nda da The Power of the Dog inanılmazdı. Hak etmediğini düşünmediğim için çok da üzülmüyorum Dune'un bunları almasına.


Ve son olarak tahminlerimde tutturamadıklarıma gelelim. We Don't Talk About Bruno'nun başarısı göz ardı edilemez ama şarkı adaylığında yok, o yüzden Özgün Müzik Encanto'ya gidebilir diye düşünüyordum; haksız çıktım, ödül Dune için yaptığı soundtrackle Hans Zimmer'a gitti. Kendisi duayen bir isim, hiç üzülmedim almasına. Ama bir noktada da haklıydım, Bruno gerçekten göz ardı edilmedi ve keyifli bir performansı sergilendi. Böylesine olay dolu bir törende anında unutuldu performans tabii ama ben o güzel şarkının canlı performansını izlediğimiz için mutluyum.

Sinematografi'de çok kararsızdım: West Side Story-The Power of the Dog-The Tragedy of Macbeth arasındaydım. Dune'un sinematografisi iyiydi ama açıkçası bu isimler dururken kazanacağı aklımın ucundan bile geçmemişti.

Uyarlama Senaryo'da tahminim The Power of the Dog, kazanmasını istediğim ise Drive My Car'dı. En İyi Film'de ise tahminim yine The Power of the Dog, kazanmasını istediğim ise West Side Story'ydi. West Side Story bu kategoride şansı çok düşük bir isimdi ama kalanlar kendi kategorilerinde gayet güçlü adaylardı. Her ikisini de sürpriz bir şekilde CODA aldı. Ben CODA'yı çok sevdim ama bu iki kategori için çok yanlış bir seçim yapıldığını düşünüyorum maalesef. İnsanların izleyip güzel duygularla veda edecekleri bu tatlı film, Will Smith-Chris Rock muhabbetinin alevleri söndükten sonra sırf bu iki kategoride kazanan isim olduğu için çok büyük eleştirilere maruz kalacak, gereksiz yere yerilecek. 



Gecenin 6 ödülle en çok ödül alan filmi Dune oldu. Ancak gelgelelim teknik kategorilerde böylesine döktüren bu filmin yönetmeni Denis Villeneuve'un yönetmenlikte adaylığı yok. Ve aynı şekilde Senaryo ve Oyunculuk dışında hiçbir adaylığı bulunmayan CODA yılın en iyi filmi seçildi. Yılın en çok adaylığı bulunan filmi The Power of the Dog ise Yönetmenlik dışında hiçbir heykelciği eve götüremedi. Bu işte bir tezatlık yok mu? Madem CODA yılın en iyisiydi, neden diğer kategorilerde hiçbir adaylığı yok? Madem Dune bu kadar ödül alarak şovunu yapacak kadar iyiydi, neden en iyi film değil? Power of the Dog mevzusuna girmek bile istemiyorum, inanın büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyorum şu yaşananın. Bence geçen yılların klasikleştireceği bir filmin hak ettiği bu değildi. West Side Story de Oyunculuk dışında hiçbir ödülü kazanamadı, yazık oldu. The Tragedy of Macbeth'in sıfır çekmesi ise ayıptır, yazıktır yahu. Akademi üyeleri Macbeth ve Drive My Car'ı izlerken uyuya mı kaldınız, konuşulanları mı anlamadınız nedir bu böyle? Hakkı yendi muhabbetlerini çok sevmem ama internet jargonuyla konuşmak gerekirse bu filmler sahiden snubbed bir şekilde sezonu kapattı.

Adaylık durumları dışında gecede bir sürü tatsızlık oldu. İlk olarak törenin süresi kısalsın, daha çok izlensin diye 8 adaylık daha tören başlamadan açıklandı. Tabii ki sürede hiçbir kısalma olmadı, hatta geçen birkaç yıla göre süre uzadı bile. Olan bu kategorilerdeki adaylara ve kazananlara yapılan saygısızlıkla kaldı. Törenin saygı duruşu kısımları da kötüydü, Godfather'ın 50. yılı için hazırlanan o montaj neydi öyle sahiden? H.E.R. ve Daniel Kaluuya sunuculuk yapmak için sahneye çıkarken fonda Toto'dan Africa, Stephanie Beatriz çıkarken Madonna'dan La Isla Bonita çalınması da çok garipti. Encanto'nun kazandığı anda da Marc Anthony çalmışlar, ben onu fark etmemiştim. Törenin garip anları arasında bunlar en masum olanlar olduğu için unutulup gittiler tabii.



Törenin hostları da pek güldürmedi. Aslında üç sunucu Amy Schumer, Wanda Sykes ve Regina Hall güzel başladı ama iyi devam ettiremedi. Daha ilk dakikalarda Regina Hall birkaç erkeği sahneye çağırıp kelimenin tam anlamıyla cringe bir "PCR test arası" yaptı ve sonrasında Jason Momoa ve Josh Brolin'i sunuculuk için çağırıp kendilerine anlamsızca dokundu. Orada yapılan hareketler hiç hoş değildi. Önceden rızalar alınmışsa bana söyleyecek bir söz düşmez ama yine de bir izleyici olarak ekranda şaka diye geçiştirilen bu anlamsız hareketleri görmek bana rahatsızlık verdi. 

Amy Schumer'ın Maggie ve Jake Gyllenhaal'a yaptığı ensest imalı çift şakası iğrençti. Ve yine Amy Schumer'ın Kirsten Dunst'ı "seat-filler" olarak görüp yerinden kaldırması ayrı bir saçmalıktı. Aman ne komik ya, bu sene Amy'ye gül gül öldük. Bence bu yıldan sonra Oscar'a host most alınmasın, gerçekten hiç gerek yok yersiz şakalara. Güney Kore'nin oyunculukla alakalı ödül törenleri hep çok ciddi bir havada geçer ve bu konuyla dalga geçilir, o sıkıcı törenleri bile mumla arattı bana Amy Schumer'ın cringe ve bayat hareketleri.

Ve tabii ki törenin en büyük bombası Will Smith-Chris Rock olayı var. İnternette kurgu diyenleri görüyorum, ben olayı anbean takip etmiş biri olarak kesinlikle kurgu olmadığını söyleyebilirim. Töreni yayınlayan kanallar ellerinden gelince durumu toparlamaya çalıştılar zaten ama tüm dünyada yayın olduğu için görüntüler geldi, içerideki insanlardan da haberler geldi. Kısacası böyle kurgu olmaz diyorum çünkü durumu toparlama çalışmalarına bizzat ekranda şahit oldu o kadar insan. Ben bu olayı izlerken yayında Will Smith'in sesi kesilene dek kendi aralarında boş boş şakalaşıyorlar sanmıştım, Chris Rock'ı da pek seven biri olmadığım için konuşulanları önemsememiştim. Zaten şakada bahsi geçen filmi de bilmediğim için olayı anlamamıştım bile. Sonra izlediğim yayında ses gitti, ne oluyor diye anlamaya çalışırken ekranda gayet ciddi bir şekilde bağırdığı belli olan Will Smith'i gördüm ve Twitter'a koştum. Chris Rock'ın yaptığı şaka Jada'nın hastalığını bilse de bilmese de çok tatsız. Ben böyle şakalardan nefret ediyorum ama bu saçmalıklara Amerikan ödüllerinden alıştım, duyunca önemsemiyorum. Will Smith'in sinirlenmesini anlıyorum, benim ailemden birine yapılsa ben de sinirlenip o söylediği şeyleri herkesin içinde söylerdim sanırım, hele ki ortada hastalık gibi bir durum olunca. Ama işte kalkıp vurması olaya dair insanları ikiye bölen asıl durum. Ben de keşke o tokat olmasaydı diyenlerdenim. Will'in teşekkür konuşması duygularının çok yoğun olduğu bir ana denk geldi, o yüzden orada söylediği şeylere katılmıyorum ama yaptığı şey çok yanlış olsa da tamamen haksızdır diyemiyorum. Üslup her şey gerçekten.



Töreni izlemeyenlerin "Hiç mi güzel bir şey olmadı? İçimiz daraldı!" dediklerini duyar gibiyim. Oldu! :) Godfather'ın 50. yılı anısına Francis Ford Coppola, Al Pacino ve Robert De Niro'yu birlikte görmek ve Steven Spielberg'ün bu üçlüyü hayran hayran fotoğraflamasını izlemek çok tatlıydı. Aynı şekilde John Travolta, Uma Thurman ve Samuel L. Jackson'ın Pulp Fiction'ın 28. yılı anısına yeniden buluşmaları da müthişti. Juno başta olmak üzere diğer yeniden buluşma anları da çok keyifliydi.

Lady Gaga ve Liza Minelli'nin birlikte En İyi Film'i sunmaları esnasında konuşmaları beni duygulandırdı. Troy Kotsur unutulmaz konuşmasını yaparken Youn Yuh-jung'un yardımı ve onu gururla izleyişi de aynı şekilde törenin en güzel anlarından biriydi.

Performansların neredeyse hepsi harikaydı ama benim favorim Beyoncé'nin adına yakışır açılışıydı. Öyle güzel bir başlangıca böyle bir sonun olması can sıkıcıydı ama olsun, malzeme bu diyelim. Encanto ekibinin Megan thee Stallion, Luis Fonsi ve Becky G ile remixlenen We Don't Talk About Bruno performansı da keyifli anlardandı.


Ve böylece iyisiyle, kötüsüyle, tokadıyla, yumruğuyla yıllarca hatırlarda kalacak bir ödül sezonunun daha sonuna geldik. Dilerim gelecek sene daha huzurlu bir Oscar maratonumuz olur. 


13 yorum:

  1. Bu tarz ödül törenleri hiç ilgimi çekmez, takip de etmem. Bütün gün haberlerde tokat olayı döndü. Saçma esprileri ve hareketleri hiç sevmem ben de. Ciddiyet lazım biraz artık bu tür programlara. Bir de uzun süre kim ne giymiş diye o kötü, garip kıyafetler zırt pırt her yerde yayınlanıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir şey kötü olunca insanların o konuda söyleyecek daha çok sözü oluyor, kıyafet muhabbetlerinde bu fazlasıyla geçerli bence :) Tokat mevzusu biraz gölgeledi tabii bu sene.

      Sil
  2. O gece izleyemedim ama tam versiyonunu bulursam alt yazılı mutlaka izleyeceğim.
    Sabah gün ağaırken gördüklerimle zaten şok olmuştum bir de senden gerçekti o tokat lafını duyunca iyice şaşırdım :/

    İyice tadını kaçırmaya başladılar bence. Eskiden en azından bir saygınlıkları vardı, bence onu da kaybediyorlar yavaş yavaş.

    Bu kadar söyleniyorum ama seneyi yine ful gaz devam ederim :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında TRT 2 tam versiyonunu altyazılı olarak pazartesi akşamı yayınlayacağını duyurmuş ancak yayınlanmamış. Hakları onlarda olduğu için başka bir yerde izleme imkanı olur mu, bilemedim. Ama umarım bulursun :) Arada kanalın yayın akışını yoklamak lazım.

      Aynı durumlardayız, söylenip söylenip seneye gecenin 3'ünde yayına devam :D

      Sil
  3. süper yazmışsın yaa, dune evet yani olsun yine de yüzümüzü güldürdü, no time to die, cruella'da :) coda hiçbirimiz beklemedik yani. gece izlemedim de dün bugün yutuptan kısa kısa izledim, will smith yani evet vurmasa daha iyiydi, the godfather olayı süperdi yaa, belfast ta oynayan çocuk ne şeker konuştu, kevin costner in sohbetini sevdim bir de :) ödüllerden çok kırmızı halı, sohbetler filan daha eğelnceliydi, stewart ve garfield'e yazık oldu yaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hala şaşırıyorum CODA'ya, okuduğum çoğu yer de bunu konuşuyor :) Ama senin yorumun doğru çıktı, Apple sinemalara getirecekmiş filmi şimdi. Türkiye'de de girer belki.

      Kırmızı halı çok daha keyifli geçmiş cidden, ben izlemedim oraları :)

      Sil
  4. Will Smith olayında adayların ödül beklentisi içindeyken yaşadıkları gergin durumu düşünüyorum da böylesi bir şaka oyuncuyu çileden çıkarmış olmalı... West Side Story filmi ihtişamına rağmen tek ödülle döndü, filme yazık olduğunu düşünüyorum... Dune filmi en iyi yönetmen adayı oldu da Akademi mi seçmedi onu bilmiyorum ama yarım hikayesi olan ya da devam filmi çekilecek olan filmlere Akademi'nin farklı bir bakış açısı var diye duymuştum.
    Amy (2015) belgeselini izlemiştim. Orada şarkıcı uyuşturucu yüzünden birçok sorunla uğraşırken tv şovlarında sanatçı için acımasız espriler yapılıyordu. İnsanın izlerken bile içini acıtıyordu. Oscar töreninde de -izlemedim burada yazdıklarınız kadarını biliyorum- nahoş espriler yapılmış. Oscar komitesi daha ağır oturaklı sunucular seçmeli, sonradan dilenen özürlerin seyirci gözünde pek bir hükmü olmuyor.
    Yazınız harika olmuş, bir solukta okudum. Teşekkür ediyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dune'un yönetmende adaylığı yoktu maalesef ancak onun dışında kriterlerinin uyduğu her kategoride bir adaylığı var gibiydi. Ben de söylediğiniz konuda LOTR serisinden yola çıkarak yazılmış bir şeyler okumuştum, ileride olur belki :)

      Amy'yi ben de izlemiştim ve o sahneleri hatırlıyorum. Aynısı Britney Spears'a da yapıldı zamanında ve geçen sene yayınlanan bir belgeselle gündeme geldi. Zayıf gördüklerine direkt saldırıyorlar, güçlü gördüklerine de "dokunduruyorlar". Oscar komitesi muhtemelen genç nesli yakalamak istiyor bu şakalarla ama çok zor :)

      Güzel yorumunuz için ben teşekkür ederim, çok mutlu oldum :))

      Sil
  5. Çok teşekkür ederim yorumun için, tam ilgi alanın olmamasına rağmen vaktini ayırman beni çok mutlu etti. :))

    Aslında Amerikan ödül törenleri hep böyle, ülkemizde yapılsa tokat atılmasına gerek kalmadan gündeme oturacak kişiye yönelik şakalarla dolu. Onlar alışmış(tı) herhalde, bu günden sonra ne olur bilemeyeceğim :)

    YanıtlaSil
  6. Çok ilginç bir törendi. Uzun yıllar konuşulur bu gece olanlar. Will Smith olayı malum ama ödül dağılımı da dediğin gibi değişikti. Özellikle Denis Villeneuve'un aday olmaması skandal. Adamın filminin o kadar adaylığı var ve ödülde en çok kazanan film onun ama kendisi aday değil. İlerleyen yıllarda bunun bir sebebi çıkabilir gibime geliyor. Belki yukarıdakilerden birini kızdırmıştır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Will Smith olayı şimdi bile konuşuluyor, her törende tekrar da hatırlanacak bence :) Denis Villeneuve konusuna tamamen katılıyorum. Bu kadar ödül giden dalların hepsini bu adamın yönettiğini unutmuşlar herhalde.

      Sil
  7. Şaka çok yersizdi ama tecrübeli onlar görmezden gelse olay bu kadar büyümezdi. Tokat atması abartılı ve gereksiz oldu bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence bu gibi şakalara artık birileri dur demeliydi ya, tokatla olmamalıydı sadece :))

      Sil

Görüşleriniz benim için çok değerli :)